Bugün sizlere değişik bir konudan bahsetmek istiyorum. Konumuz Belçika ve Bisiklet. Çoğunuz Avrupa’yı gezerken şahit olmuşsunuzdur. Batılı ülkeler bisiklet ile ulaşıma özel bir önem veriyorlar ve destekliyorlar.
Bunun için yollarda özel düzenlemeler yapmış öncelikler belirleyip trafik kuralları bile geliştirmişler.
Benim bugün bahsetmek istediğim konu ise bisikleti sadece ulaşım aracı olarak değil de âdeta bir ulusal kimlik olarak destekleyen bir ülke olan Belçika.
Belçika’nın Bisiklet Kullananlara Sağladığı Destek
Belçika’da işe bisikletle gidenlere bisiklet ödeneği veriliyor. Bu ödenekten tüm çalışanlar faydalanıyor.
Ödenek, son yapılan zamlar ile km başına 0,35 €’ye ulaşmış durumda.
Bu parayı almanız için toplu iş sözleşmesi imzalanmış bir şirkette çalışma şartı da yok. En önemli şart çalışanın işi ile evi arasındaki mesafenin bir kısmı ya da tamamını bisiklet sürerek yapması.
Tabii ki, burada da kontrol yok. Bir çok konuda olduğu gibi sadece beyanınız esas. Devlet size güveniyor. Zaten istese de bunu kontrol edemez.
İş ile ev arası mesafe üst sınırı gidiş-dönüş 40 km üzerinde ise günlük tavan desteği 10,8 € ile sınırlandırılmış ancak bu tavanı uygulamayan şirketler de var. Yeter ki sağlıklı olun.
Devlet tarafından teşvik olması amacıyla ilk sene km başına alınan ödeneğin çok büyük kısmını vergiden muaf tutulurken ikinci seneden itibaren ödeneğin tamamından vergi alınıyor.
Belçika’nın tüm çalışanlara artan bir şekilde verdiği destek ulaşım modlarını da ciddi şekilde etkilemiş. Bugün tüm ülkede çalışanların neredeyse % 30 bu ödenekten yararlanıyor.
Belçika ve Bisiklet Hayatı
Yazımın başında belirttiğim gibi bisiklet, Belçikalılar için ulusal bir kimliği sembolize ediyor. Belçikalıları bir araya getiren bir sembol, bir bağlayıcı güç adeta.
Örneğin Bisiklet yarışları futbolun rakibi durumunda. Zaten bisikleti sanki yarışmak için kullanıyorlar.
Diğer taraftan verilen destek ile birlikte ülkede hayat bisiklet üzerine kurulmuş durumda. Senede 750.000 bisiklet satılıyor.
Destekli desteksiz herkesin mutlaka kendi bisikleti var. Günlük hayatta bisiklet kullanım oranı hava şartlarına bakılmaksızın % 48. Çünkü Belçikalılar bisikleti her şartta kullanmak istiyor.
Sıkı durun bu küçücük ülkede toplam 5,5 milyonluk bisiklet hacminden bahsediliyor. Kişilerin ise hayat anlayışına göre yarış, ulaşım, taşıma vb. amaçlı farklı tarzda bisikletleri var.
Örneğin kargo taşımak için yapılan bisikletler buna uygun şekilde tasarlanmış.
Yeri gelmişken belirteyim. Tasarımlarda sele kullanımı yok. Sanırım bizim tersimize tekerlek üzerinde insan taşımayı uygun görmüyorlar.
Bu nedenle çocuk taşımak için ya çekilen bir römork ya da yelken tipi bisiklet kullanılıyor. Bu bisikletler yazlık kışlık olabilecek şekilde donatılmış.
Destek, şehir dışında yaşayıp işe gelenleri yarış bisikleti sahibi yapmış. İş yerleri uzak yaşayanlar yarış bisikleti kullanıyor.
Bugün bütçe programlarında 250 km uzunluğunda şehirler arası süper bisiklet otoyolu yapım projesi bile var.
Ancak, tüm bunlara rağmen bisiklet çok ucuz da değil. Talebinize ve ihtiyacınıza göre ortalama bisiklet ücretleri 3000-6500 € arasında. Bisiklet donanımları da bundan etkilenmiş durumda.
Mesela seleye takılan taşıma amaçlı sert naylon çantalar bile neredeyse 100 €. Bu nedenle Belçikalılar bisikletlerine gözü gibi bakıyor.
Talep arzı da doğurmuş. Tüm şehirler de her türlü bisikletin satıldığı bizdeki oto pazarı benzeri mağazalar var.
Şirketler çalışanları için bisiklet kredisi kullandırıyor. Çoğu taksiti kendisi ödeyip bunu da devlete verecekleri vergiden düşüyorlar.
Hal böyle olunca bisiklet ile ulaşımı kolaylaştırmak için de bir çok tedbir alınıyor.
Mesela şehir içinde mümkün olduğu kadar araba kullanımına izin verilmiyor. Belçika’da şehir içerisinde araba kullanabilmeniz için hakikaten çok zengin olmanız lazım.
Bu durum doğal olarak evlerde en alt ya da bodrum katta bisiklet garajları, caddelerin kenarlarında bisiklet otoparkları olmasını sağlamış.
Bisiklet ile tüm modlarda tüm araçlara ilave ücret ödeyerek binebiliyorsunuz.
Şehir merkezlerinde ya da tren garı gibi noktalarda gömülmüş bisiklet otoparkları var. Buralarda bisiklet bakım, tamir ve donanım satım noktaları var.
Okullarda 3 katlı bisiklet otoparkları var.
Bisiklet yolları, kesikli yol işaretleri, kırmızıya boyanmış yollar veya bisiklet levhalarıyla belirtilmiş halde.
Bisiklet çok fazla önceliğe sahip. Yollar ya kısmen ya tamamen bisiklet sürenlere ayrılmış Bazı bisiklet yollarına araba giremiyor. Girse bile araba, otobüs bisikleti geçemiyor. Bisikletlilere uyaran her hangi bir korna sesi düşünülmüyor bile. Bisiklet kullanana her zaman saygı duyuluyor.
Kavşak noktalarında da öncelik bisikletlilerin. Onlar da trafik kurallarına tabi ama sürücüler bu konuda azami dikkat gösteriyor.
Malesef şehir içerisinde de bisiklet çok hızlı kullanılıyor. Üstelik hem yakın mesafe çok hızlı bisiklet kullanıp hem de kalabalık halinde sohbet edebilmeleri ise hakikaten çok tehlikeli.
Bisiklet tam ehliyetli bir ulaşım aracı kabul edildiğinden sürecekseniz alkol almamış olmanız gerekiyor. Aksi takdirde araba kullanıyormuş gibi ceza veriyorlar.
Değerlendirme
Tüm gördüklerimden sonra Belçika’yı değil de ülkemizi değerlendirmek gerekir bence. Neden? diye bir soru ile başlayalım mesela. Neden bizde bisiklet kullanımı bu kadar yaygın değil. Hemen engebeli araziden bahsetmeyin. Ülkemizde de çok fazla düz alanda yer alan şehirler var. Alt yapı dense de buna da inanmıyorum çünkü çok da alt yapı maliyeti olan bir mod değil Bisiklet.
Kişisel fikrimi söyleyeyim. Bu mod araba sanayi ve araba yan sanayi için felaket gibi bir şey. Yani basitçe söyleyeyim. Hani şu şikayet ettiğimiz başı boş köpekler varya orada genelde mama sanayii suçlanıyor. Belçika’da sokaklarda bir tane başı boş hayvan yok. Yani bence bu işin arkasında sanki otomobil sanayi var. Bir ulaştırma uzmanı olarak kişisel fikrim böyle.
Belçika ile ilgili diğer yazılarımız için Belçika Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Bölgesel bir planlama için Benelüks Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.