- Köln Gezisi-Almanya’daki Memleketimiz
- Almanya’nın Mücevher Kutusu Dresden
- Dresden’de Bir Kış Gezisi
- Münih Olimpiyat Parkı’nda Bir Gezi
- BMW Dünyası (BMW Welt)
- BMW Müzesi’nde Bir Gezi
- Münih’te Ne Yenir? Nerede Yenir?
- Nymphenburg Sarayı’nda Bir Gezi
- İngiliz Bahçesi (Englisher Garten)
- Kış Ortasında Münih’te Bir Gezi
- Alpsee, Bavyera’nın En Güzel Gölü
- Neuschwanstein Şatosu’nda Bir Gezi
- Schwangau’da Bir Gezi
- Kış Ortasında Füssen’de Bir Gezi
- Dünya’nın En Büyük Bira Fıçısı
- Gutenberg Müzesi
- Alman Eczacılık Müzesi
- Mathildenhöhe ya da Mathilda Tepesi
- Darmstadt Gezisi
- Frankfurt Ulaşım Sistemi
- Mainz Eski Şehir Merkezi
- Mainz Gezisi
- Heidelberg Ulaşım Sistemi
- Heidelberg Kalesi
- Noel’de Heidelberg Gezisi
- Römerberg ve Çevresi
- Frankfurt Gezisi

Çok uzun yıllardır gelip görmek isterken Noel’de Heidelberg Gezisi yapmak nasip oldu. Hem de ailemle birlikte. İlk gitmeyi teklif ettiğimde ilk defa duyduklarından acaba diye bakmışlardı. Brüksel’den yorucu bir yolculuk sonrası gece otobüs terminaline indiğimizde etrafa bakıp Noel’de burada ne işimiz var diye yine acaba diye bakmışlardı. Otele geldiğimizde hala acabaları vardı. Ta ki bir şeyler yemek için şehir merkezine geçene kadar.
Evet bazen çok isteyip de yapamadığınız bazı geziler belki de işte böyle en uygun zamanını bekleyen geziler olur. Hem de acabalar arasında….

Aslında bu kararı verirken en rahat gezi zamanını arıyordum. Kalesi bir zamanlar Dünya’nın 8. Harikası olarak kabul edilen Heidelberg’i yılda 11 milyondan fazla insan ziyaret ediyormuş. Yani normal bir zamanda küçücük şehirde anormal bir nüfus….
Ancak, Noel döneminde hareketliliği azaldığı için bu küçücük şehrin gezi yapmak açısından da çok doğru bir destinasyon olduğunu düşünüyordum. Gelince ne kadar haklı olduğumu gördüm.
Örneğin Paskalya Pazarı’nı da ziyaret ettik ve şehir şenlikli süslemeleri ve rahat atmosferiyle cazibesini korumuş olsa da, birçok mağazanın geç açıldığını veya hiç açılmadığını ve bazı turistik yerlere erişimin sınırlı olduğunu belirtmekte fayda var. Ancak şehir öncelikle doğasıyla ünlü. Bir çok ressamın tablolarını süslemiş romantik bir şehre avm gezmek için gelmedik ne de olsa….. Yani kısacası en doğru zaman….

Yazımızın bundan sonraki kısmında söz konusu şehir ile ilgili gezgin arkadaşlarımın işine yarayacak daha detaylı bilgilere yer vereceğim.
Heidelberg Gezisi
Heidelberg Ulaşım Sistemi
Heidelberg’de rahat gezebilmek için öncelikle Heidelberg Ulaşım Sistemi konusunda yeterli bilgi sahibi olmak şart. Şehirde neredeyse her türlü aracı kullandık. Bu nedenle sizler için rahatlıkla bu konuyu geniş şekilde ele alabilirim.

Mannheim, Heidelberg ve Ludwigshafen toplu taşıma ağı (S-Bahn (banliyö trenleri), tramvay ve otobüsler) Almanya’nın en büyük ulaşım birliği Rhein-Neckar-Verkehr GmbH (RNV) tarafından işletilmektedir.
Yaklaşık 200 km uzunluğundaki demiryolu ağı, Almanya’nın en uzun tek raylı sistem ağı. Bu ağ, otobüs, tramvay ve banliyö trenlerinin yanı sıra 2 demiryolu hattını da kapsıyor.

Molkenkur, Konigstuhl çıkışı dahil ulaşım sstemi ile ilgili daha detaylı bilgi için Heidelberg Ulaşım Sistemi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Heidelberg Tarihi
Yaklaşık MÖ 800 yılında Heidelberg çevresi Keltler tarafından iskan edilmiş.

Roma Dönemi Heidelberg’i, MS 70 civarında, günümüzde Neuenheim bölgesinde bulunan bir kale ve kalenin etrafında gelişen bir sivil yerleşimden oluşuyormuş. O dönemde Neckar Nehri, taş sütunlar üzerine inşa edilmiş bir köprüyle geçiliyormuş. Alemani istilaları sonucunda, Roma Dönemi Heidelberg’i 3. yüzyılda tamamen terk edilmiş.
1386 yılında Almanya’sının en eski üniversitesi Prens III. Rupert tarafından kurulmuş. O dönemde ilahiyat, hukuk, tıp ve sanat fakültelerinden oluşan tam teşekküllü bir üniversite kabul ediliyormuş. Heidelberg ismi ilk kez Heidelberch olarak bu dönemde kayıtlara geçmiş.

Prens III. Rupert, 1400 yılında Kutsal Roma İmparatorluğu’nun Kralı seçilerek Kral I. Rupert unvanını almış. Bu nedenle hem statüsüne yakışır bir saraya (Heidelberg Kalesi’ndeki Rupert Binası) hem de prestijli bir mezarlığa ihtiyacı olmuş. Böylece Kutsal Ruh Kilisesi (Heiliggeistkirche)’nin inşaatına da başlanmış. 1410 yılında Kral I. Rupert ölünce buraya gömülmüş.
Martin Luther, Wittenberg dışındaki ilk teolojik ziyaretini 1517 yılında Heidelberg’e yapmış. Katılımcı sayısının çokluğu nedeniyle tartışma, Sanat Fakültesi’nde gerçekleşmiş. Luther, burada 28 tezinde kilisenin yenilenmesini savunmuş: Ruhun kurtuluşu kazanılamaz veya satın alınamaz; Tanrı’nın lütfunda yatar fikri burada ortaya çıkmış.

Prens Ottheinrich, Palatinate Prensliği’nin yetiştirdiği en göz kamaştırıcı yöneticilerden biriymiş. Heidelberg Kalesi’nin ünlü Ottheinrich Binası’nı inşa ettirmiş, dönemin Avrupa’sının en ünlü ve değerli kütüphanelerinden biri olan Bibliotheca Palatina’yı kurmuş ve Reformasyonu onaylamış.
Prens V. Frederick, 1693 yılında İngiliz Prensesi Elizabeth Stuart ile evlenmiş. V. Frederick, eşinin hatırına, daha önce prestijli olan kale kompleksini bir saraya dönüştürmüş. İngiliz Binası, Elizabeth Kapısı ve saray bahçesi Hortus Palatinus inşa edilmiş. Saray, o dönemde Dünya’nın 8. Harikası olarak kabul ediliyormuş.

Kral XIV. Louis, haleflerinin çocuksuz ölmesinin ardından Palatinate Prensliği üzerinde hak iddia etmiş. Bu iddiaları reddedilince, Palatinate Prensliği’ni işgal etmiş. Heidelberg ile kalesini sırasıyla 1689 ve 1693 yılında tamamen yıktırmış. Şehirde Veraset Savaşları’ndan sağ kurtulan az sayıdaki binadan biri, muhteşem Rönesans cephesine sahip Hotel Zum Ritter St. Georg’muş.
Charles Philip, Heidelberg halkını “Katolikleştirme” girişiminin başarısız olmasının ardından, Palatinate Prenliği’nin ikametgahını Heidelberg’den Mannheim’a taşımış.

Prens Karl Theodor, Heidelberg tarihinin en büyük sel felaketinin ahşap köprüyü yıkmasının ardından 1803 yılında döneminin son teknolojisini kullanarak bugün de ayakta olan taş köprüyü inşa ettirmiş.
1845 yılında ünlü Kirchhoff Yasaları Heidelberg Üniversite’dinde ortaya koyulmuş.
2. Dünya Savaşı’nın sonunda 1945 yılında ABD birlikleri şehre girmiş ve ABD ordusunun Avrupa’daki karargahı ve NATO Komuta Merkezini kurmuş. 75 yıl sonra 2013 yılında da bölgede ABD askeri kalmamış.
Heidelberg Gezilecek Yerler
Heidelberg gezisi kapsamında gezdiğimiz ya da gördüğümüz yerleri aşağıda özetlemeye çalıştım.
-Heidelberg Kalesi
Heidelberg Kalesi, her yıl dünyanın dört bir yanından yaklaşık 1 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. Çünkü bu etkileyici kalıntılar, 19. yüzyılın başlarından beri romantizm ile özdeşleşmiş olarak görülüyor.

Kalenin yüksek konumu, onu Heidelberg’in eski şehir merkezine de hakim kılıyor. Königstuhl Tepesi’nin kuzey yamacında, koyu yeşil ormanların arasında yer alan kırmızı kum taşı kale kalıntıları, Neckar Vadisi’nin üzerinde görkemli bir şekilde yükseliyor.

Bu romantik kale 17. yüzyılda “Dünya’nın 6. Harikası” olarak bile anılmış. Zaman etkisini gösterse de, Heidelberg Kalesi’nin şöhreti bugün de yaşamaya devam ediyor.

Molkenkur, Konigstuhl çıkışı dahil Heidelberg Kalesi ile ilgili daha detaylı bilgi için Heidelberg Kalesi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
-Alte Brücke (Karl Theodor Brücke)
Köprü Eski Köprü ya da Karl Theodor Köprüsü olarak adlandırılıyor çünkü 18. yüzyılda Prens Karl Theodor tarafından inşa ettirilmiş.

Günümüz Heidelberg bölgesindeki ilk köprüler Roma döneminde inşa edilmiş. Ancak bu ahşap köprüler kalıcı olamamış.
Bu alandaki ilk köprü bölgedeki kuzey-güney trafiğinin şehir üzerinden yönlendirilebileceği umuduyla açılan ve resmi kayıtlarda 1284 yılında tarihlenen ahşap köprü. 1288 yılında buz sürüklenmesi nedeniyle yıkılmış. Daha sonra inşa edilen tüm ahşap köprüler de aynı sebeplerle yıkılmış.
1689 yılında inşa edilen son ahşap köprü Palatinate Veraset Savaşı sırasında Fransızlar tarafından havaya uçurulmuş.

1784 yılında büyük bir buz selinin mevcut ahşap köprüyü yıkmasının ardından, Prens Carl Theodor, o zamanın en iyi teknolojisini kullanarak 1786-1788 yılları arasında mimar Mathias Mayer’e ilk taş köprüyü inşa ettirmiş.
Neckar Nehri üzerindeki ilk taş köprüymüş: Bu nedenle yüzyıllar boyunca araçların yıl boyunca Neckar Nehri’ni güvenli bir şekilde geçmesine olanak sağlamış.
Köprü Mannheim Sarayı’ndan sonra bölgedeki en pahalı yapı olmuş. Dolayısıyla halktan ciddi bir vergi toplanmak zorunda kalınmış.
Bu nedenle II. Dünya Savaşı’na kadar girişilen tüm fetih girişimlerinde sırf köprü yıkılmasın diye düşmanın şehre dirençsiz girişine izin verilmiş.

II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde Alman askerleri Amerikan birliklerine karşı Neckar Nehri üzerindeki tüm köprülerle birlikte bahse konu köprüyü de havaya uçurmuş. Ancak vatandaşların önderlik ettiği bağış toplama kampanyası sayesinde, köprü 1947 yılında tekrar açılabilmiş.
Barok tarzdaki Köprü, Heidelberg’in Eski Kent bölgesi ile Neuenheimer bölgesini birleştiriyor.
200 m uzunluğundaki 7 m genişliğindeki 9 kemerli köprünün yükseltilmiş orta açıklıkları, seller sırasında hızlı drenaj sağlıyor. Köprü yapımında malzeme olarak Neckar Vadisi kum taşı kullanılmış.
Köprü üzerinde 2 heykel bulunuyor: Minerva ve Prens Karl Theodor Heykeli.
Köprüyü inşa ettiren Prens Karl Theodor’un anısına, 18. yüzyılda köprüye Roma mitolojisinden Athena Heykeli (Minerva) yerleştirilmiş. Prens, sanat ve bilimi desteklemeye derinden bağlıymış. Bu nedenle, anıt bilgelik tanrıçasına adanmış. Heykeltıraş Konrad Linck’in eseri olan bu taş heykel, köprünün kuzey ayağına yakın duruyor.

Anıtın etrafındaki 2 katlı kaide üzerinde tasvir edilen figürler, doğuda adalet heykeli (terazili, kitaplara yaslanmış bir kadın), güneyde dindarlık heykeli (bir haç ve bir kitapla örtülü Piety Heykeli (Latincede Pietas)), batıda ticaret heykeli (kanatlı şapkalı, bir mal demetine yaslanmış Tanrı Hermes) ve kuzeyde tarım heykeli (yeryüzünün meyveleriyle şezlonga yaslanmış Tanrıça Demeter).
Minerva’nın bu köprüye dikilmek üzere neden seçildiğini bilmiyorum, ancak bu boyutta bir heykeli bir ayak üzerinde görmek oldukça sıra dışı ve ilginç görünüyor. Mevcut heykel bir replika; orijinali Kurpfälzische Müzesi’nde bulunuyor.

Köprüyü inşa ettiren Prens Karl Theodor’un anısına, 18. yüzyılda köprüye Prens Karl Theodor yerleştirilmiş. Heykeltıraş Konrad Linck’in eseri olan bu taş heykel, köprünün güney ayağına yakın duruyor.
Anıtın etrafındaki 2 katlı kaide üzerinde tasvir edilen figürler, Karl Theodor’un yönettiği topraklardaki en önemli nehirleri, Ren ve Mosel, Tuna ve İsar’ı simgeliyor.

Bu heykellere ek olarak köprünün eski şehir tarafı girişinde Orta Çağ’dan kalma tek gözlü bir kapı bulunuyor. Gördüğünüz köprü kapısı Orta Çağ tarzında çünkü kapının 28 m yüksekliğindeki ikiz kuleleri, aslen 15. yüzyıldan kalma Geç Gotik şehir surlarının bir parçasıymış.

Bu kapı ile Orta Çağ’da şehre giriş kontrolü yapılıyormuş çünkü 1460 yılına kadar Neckar Nehri’nin kuzey kıyısı Mainz Prensliği’ne aitmiş. Karşıya geçenler köprü geçiş ücretini kapıda ödemek zorundaymış. Savunma durumunda ise açılan bir hendek ile kapı düşmana kapatılabiliyormuş.
Bugün köprü, Heidelberg Kalesi’nin kalıntılarıyla birlikte, Heidelberg şehir manzarasının simgelerinden biri. Ayrıca, surlardan oluşan bir taç, bir nehir ve bir köprüden oluşan şehrin modern üç parçalı logosunda da söz konusu kaleyi görebilirsiniz.

Köprü, Heidelberg’in kalbinde, Neckar Nehri üzerinde uzanan muhteşem bir yapıt. Hem tarihi dokusuyla hem de çevresindeki kartpostallık manzaralarla insanı adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Zaten tarihte birçok ressam resimlerinde köprüyü resmetmiş.
Köprü üzerinden kale manzarasını izlemek büyüleyici. Özellikle gün batımında burada olmak, gerçek bir görsel şölen!

Tarihi atmosfer, sakin nehir sesi ve romantik Heidelberg siluetiyle birleşince, burası adeta bir film sahnesi gibi. Heidelberg’e gelip de bu meşhur köprüde fotoğraf çektirmemek olmaz.
-Cizvit Kilisesi (Jesuitenkirche)
Cizvit Kilisesi, Kutsal Ruh Kilisesi ile birlikte Heidelberg’in en büyük ve en önemli kilisesi. Kilise 1712-1759 yılları arasında Barok tarzında inşa edilmiş.

Üniversite Meydanı yakınındaki eski Cizvit mahallesinin mimari merkezini oluşturuyor. Günümüzde Heidelberg’deki Roma Katolik Kutsal Ruh Cemaati’nin ana kilisesi burası. Üniversiteyi ziyaret ettiğiniz de bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Adres: Merianstraße 2, 69117 Heidelberg, Almanya
-Kutsal Ruh Kilisesi (Heiliggeistkirche)
Kutsal Ruh Kilisesi, Heidelberg’deki en büyük ve en önemli kilise. Prens III. Rupert, 1400 yılında Kutsal Roma İmparatorluğu’nun kralı seçilerek Kral I. Rupert unvanını almış. Bu nedenle hem statüsüne yakışır prestijli bir mezarlık ihtiyacı ortaya çıkmış.

Marktplatz’da yer alan kilise 1400 ve 1544 yılları arasında ölümler ve savaşlar nedeniyle gecikmeli olarak inşa edilebilmiş. 1410 yılında Kral I. Rupert ölünce buraya gömülmüş. Kilise kulesi ise ancak 1544 yılında tamamlanabilmiş. Kilise inşaatında da aynen köprü gibi Kırmızı Neckar Vadisi kum taşı kullanılmış.

Prens Ottheinrich 1556 yılında göreve geldikten sonra Kutsal Ruh Kilisesi bir Protestan cemaat kilisesi haline getirmiş.
Kilise, 1693 yılında Palatinate Veraset Savaşı sırasında ciddi şekilde hasar görmüş. Fransız birlikleri, Kutsal Ruh Kilisesi’ne büyük bir kalabalığı hapsedip kiliseyi ateşe vermiş.

Kilise aynı zamanda prenslerin de mezar yeri. Alman Kralı I. Rupert’in mezarı burada bulunuyor.
Adres: Hauptstraße 189, 69117 Heidelberg, Germany
-Marktplatz
Marktplatz eski şehrin kalbi. Heiliggeistkirche ve Belediye Binası burada bulunuyor. Tarihi belediye binası, Kutsal Ruh Kilisesi’nin karşısında, pazar meydanında yer alıyor.

Barok tarzı Tarihi belediye binası, mimarlar Jakob Henkenhaf ve Friedrich Ebert tarafından 1901-1903 yılları arasında inşa edilmiş. Hâlâ şehir idaresine ve nüfus müdürlüğüne ev sahipliği yapıyor.
Meydanın ortasında, 30 Yıl Savaşları’nın yıkımından sonra şehrin yeniden inşası için gösterilen muazzam çabaları anmak amacıyla 1706-1709 yılları arasında Johann Martin Laub tarafından inşa edilmiş bir Herkül Çeşmesi bulunuyor.
-Karlsplatz
Adını Baden Büyük Dükü Karl Friedrich’ten alan Karlsplatz, 1803 yılında yıkılan Fransisken Manastırının bulunduğu alanda düzenlenmiş.


Küçük Eski Kent bölgesi için alışılmadık derecede büyük olan meydan ana cadde üzerinde yer alıyor. Buradan kalenin kesintisiz bir manzarasını görmek mümkün. Biz oradayken buraya küçük bir Noel Pazarı kurulmuştu.
-Neuenheim ve Theodor Heuss Köprüsü
Heidelberg’in karşısında yer alan Neuenheim, yaklaşık 12.900 kişinin yaşadığı bölge. Bu bölgenin tarihi Heidelberg tarihinden bile eski.

Wilhelminian dönemi binalarının bulunduğu karma kullanımlı mahalleler, yeşil yerleşim alanları ve Heidelberg manzarası Neuenheim’ı çok gösterişli bir semt haline getirmiş. Semt, bugün Heidelberg’in en çekici yerleşim bölgelerinden biri.

Theodor Heuss Köprüsü, Heidelberg’in Neckar Nehri üzerindeki 4 kara köprüsünden biri ama semti aslen Heidelberg’e bahse konu köprü bağlıyor.
Biz de bu köprüyü de içerek şekilde bir Neuenheim gezisi yaptık. Bu bölge gerçekten nezih bir bölge ve Neckar Nehri kıyısında yürümek de oldukça zevkli. Özellikle buradaki tarihi yapı stoğu gerçekten çok güzel.

Sizler de bu yürüyüşü mutlaka yapın. Çok keyif alacağınızdan eminim.
Alışveriş
Bistrolar, kafeler ve restoranlarla dolu araç trafiğine kapalı Hauptstraße (Ana Cadde), Avrupa’nın en güzel ve en uzun yaya bölgelerinden biri ve Heidelberg’in en gözde alışveriş caddesi.

Cadde; Bismarckplatz ile Marktplatz’ı birbirine bağlıyor. Ünlü zincir mağazaların yanı sıra, burada alışverişe davet eden ilgi çekici yerel dükkanlar da var. Çok özel bir alışveriş deneyimi için Heumarkt’ı ve yakınlardaki Untere Straße’yi ziyaret etmelisiniz. Burada, kişisel müşteri hizmetlerine önem veren bağımsız mağazalar bulabilirsiniz.

Eski Şehir’in ana caddesine paralel uzanan Plöck’te, el sanatları, aksesuarlar ve yazı malzemeleri konusunda uzmanlaşmış birçok aile işletmesi butik ve geleneksel dükkan bulunuyor.
Heidelberg’de Ne yenir? Nerede Yenir?
-Café Extrablatt Heidelberg
Heidelberg’deki 2 gecemizde de akşam yemeğimizi Café Extrablatt Heidelberg’de aldık. Ana cadde üzerinde yer alan restoran gerçekten sıcak bir ortama sahip. En etkileyici kısmı zaten atmosferi.

Biz burada yemek olarak; 2 Viyana Şnitzel (Schnitzel Wiener Art) (13,45 €), Kalamar (Tintenfischringe) (8,95 €), Alman Kumpiri (Baked Potato) (8,45 €) aldık. İçecek olarak da yerel bira Franziskaner Weizenbier (0,5 l 5,95 €) ısmarladık. Yemeğin üzerine de 1 adet dondurmalı Apfelstrudel denedik.




Orta Avrupa’da şnitzel standart bir yemek ve restoranda tat ve sunum çok güzeldi. Yerel biralar harikaydı. Tatlı ise gittiğiniz her yerde yediğiniz ya da gördüğünüz yine o Orta Avrupa standardı zaten.

Kumpir olayına gelince şimdiye kadar Buenos Aires, Heidelberg ve kumpirin vatanı Bled da dahil olmak merakımdan denedim ve bu işi en iyi yapanın biz olduğumuza kesin inandım. Acılı ezmesiz, kaşarsız tereyağsız kumpir olmaz. Bu tür maceralara gerek yok.
Burayı çok sevdiğimizden ve daha iyisi olmayacağını düşündüğümüzden ikinci gecemizi de burada geçirdik. Tek fark aldığımız yerel biraydı.

Bahşiş dahil 70 € ödedik ve restorandan oldukça memnun ayrıldık. Fiyatlar genel ortalamaya uygun. Güler yüzlü ve ilgili çalışanlar, mekan harika, atmosfer çok güzel. Çok tercih edildiği için özellikle akşamları rezervasyon yaptırmanızda fayda var.
Adres: Hauptstraße 53, 69117 Heidelberg, Almanya Telefon: +49 6221 8935340
-Brasserie Heidelberg
Ana cadde üzerinde yer alan restorana tamamen tesadüf eseri girdik ve basit bir öğle yemeği aldık.

Çok özel bir şey aramıyorsanız yeterli olduğunu düşünüyorum. Şahsen ben pizzayı beğendim.

Soğukta domates çorbası da favorim zaten ki çok güzel yapmışlardı. Kase de gördüğünüz gibi oldukça büyük. içerideki arkadaşlar Türkçe de konuşabiliyor. Burada 30 € gibi bir ücret ödeyerek karnımızı da doyurduk.
Heidelberg’de Nerede Kalınır?
Heidelberg her yıl 11,8 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlıyor ve şehir her zevke ve bütçeye uygun konaklama seçenekleri sunuyor. Birçok otel merkezi konumda olduğundan, ziyaretçiler kahvaltının hemen ardından Heidelberg’i keşfetmeye başlayabiliyorlar. Ancak bu otellerde kalma maliyeti bayağı yüksek.

Eski şehir bölgesinin bir kaç durak dışına çıkarsanız aileler, çiftler veya tek başına seyahat edenler için ideal olan çok sayıda uygun fiyatlı otel bulabilirsiniz. Zaten Heidelberg küçük bir şehir olduğu için zaman kaybı da mümkün değil. Hatta böyle bir seçenek gezinizi daha maliyet etkin de yapıyor.

Bizim buradaki tercihimiz MEININGER Hotel Heidelberg Hauptbahnhof oldu. Adından da anlaşılacağı gibi hem otobüs terminaline hem de tren garına yürüme mesafesinde. Önünden geçen toplu ulaşım sayesinde gezilecek yerlere ulaşmak da oldukça kolay.

Burada zaman kaybını minimuma indirmek adına 3 kişi kahvaltısız seçeneği tercih ettik. Otele 2 gün için 170 € ödedik. Genel ortalamaya bakınca oldukça uygun bir oteldi. Personel güler yüzlü ve ilgiliydi. Oldukça da memnun kaldık.
Adres: Carl-Benz-Straße 2/1, 69115 Heidelberg, Almanya
Değerlendirme
Heidelberg gezimiz bizim için oldukça öğretici bir gezi oldu. Burası tarihte bildiğimiz pek çok ünlü figürün paylaşım yaptığı bir yer.
Muhteşem bir sahnenin ortasında Noel zamanı burada olmak gerçekten çok güzeldi. Noel için çok güzel bir destinasyon seçtiğimizi düşünüyorum.

Burada anlatmadan geçemeyeceğim tek negatif olay bir doğa olayıydı. Eğer hava iyi ise ve çıkarsanız Königstuhl’dan Ren Ovası’nın ötesindeki Palatinate Şarap Rotası’nı bile görebiliyormuşsunuz. Malesef biz çıktığımızda birbirimizi bile göremedik. İnanılmaz bir sis vardı. Hiç fotoğraf çekemedik.
Bu nedenle yukarı çıkmadan önce yetkililerden zaman kaybı yaşamamak için bilgi alın ve olumsuz ise buraya çıkmayın.
Heidelberg ile ilgili diğer yazılarımız için Heidelberg Gezi Rehberi‘ne, bölgesel planlama yapıyorsanız Almanya Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz. Sağlıcakla Kalın.
Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi Heidelberg Gezisi



