Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Şekerci Cafer Erol

Yazı Dizisi : İstanbul Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Sevdiye Yeşil

Her yıl olduğu gibi Aralık ayının en ışıltılı günlerini yaşıyoruz. Evimizden işyerimize, dış mekânlardan caddelere her yer ışıl ışıl, eskiyi uğurlayıp yeniyi karşılama coşkusunu taşıyor. Yeni umutlar, yeni başlangıçlar diyerek süslemesi güzel yapılmış yerlere ziyaretler zamanla gelenek haline geliyor. Yeni yıl köyleri, Yeni yıl kermesleri organize ediliyor.

Kırmızının hâkim olduğu bu atmosferde bu yıl İstanbul’un en popüler mekânı süslemeleri ile adından sürekli bahsettiren Şekerci Cafer Erol oluyor.

Şekerci Cafer Erol

Yediden yetmişe ziyaretçi akınına uğramış durumda. Hatta Kadıköy şubesinde büyük izdiham yaşandığı, uzun bir bekleme kuyruğu olduğu gelen bilgiler arasında.

Şekerci Cafer Erol

Canlı yayın videosunda denk geldiğim rengârenk ışıltılı mekân benimde ilgi alanımıza girdi. O yoğunluğa girmemek için günlerce takipte kaldım.

Bu süreçte çevremde birçok kişinin gittiğini, ya da çocuklarını götürmeyi planladığını öğrendim. Güzel haber ise Göztepe şubesinin daha sakin olduğu bilgisini giden arkadaşlarımdan bizzat aldıktan sonra Göztepe şubesini ziyaret mantıklı geldi ve hemen arkadaşımla programımızı yaptık. Marmaray’ın Göztepe durağına üç dakikalık yürüme mesafesinde olması benim gibi uzun yoldan gelen ziyaretçilerine büyük rahatlık.

Şekerci Cafer Erol

İlk olarak yeni yılın sembolü olan kocaman baston şekerleri görüyorum ve hedefime ulaştığımı anlıyorum. Dış cephede iki taraflı olan vitrinin bir tarafında hamur tatlıları, bir tarafında ise Noel oyuncakları sergileniyor.

Şekerci Cafer Erol

İçeride yoğun bir kırmızı var. Yeni yıl hediyeliklerinden oluşan ürünler, akide şekerleri, lokumlar, ezmeler, çikolatalar, reçeller, çaylar ve fonda hiç değişmeden Frank Sinatre’nin Chrismas şarkıları sürekli dönüyor. Neşeli, mutlu ve ferah bir ortam.

Şekerci Cafer Erol

Arkadaşım gelene kadar ben fotoğraf çekiyorum. Görevlilerin şapkaları Sinatre’nin albümündeki şapka ile aynı ve her şubesinde aynı şapka kullandığını canlı yayınlardan biliyorum.

Şekerci Cafer Erol

Cafe bölümü de çiçeklerle, balonlarla süslenmiş. Tatlı ve çay siparişimizi veriyoruz. Çatal-Bıçak mücevher kutusu gibi sunuluyor ve içindeki notta sağlık ve hijyenimiz için kişiye özel olarak paketlendiği yazıyor. Takdirlik bir uygulama.

Şekerci Cafer Erol

Benim adını ilk defa duyduğum Şekerci Cafer Erol’un iki yüz küsür yıllık bir tarihe sahip olduğunu araştırmalarım sırasında öğreniyorum.

Şekerci Cafer Erol

Soyadı kanunuyla Erol soyadını alan Taşköprülü Müftügiller’in tarihine baktığımda araştırmalarım beni 1700 lü yılların sonlarına kadar götürüyor. O yıllarda özel beylik seçilerek Osmanlı Sarayı’na kabul edilmişler. Helvahane, Şekerhane, tatlıhane gibi sarayın tatlı imal edilen bölümlerinde çeşitli konumlarda çalışmaları ile şekercilik alanında esaslı bir tecrübe kazandırmış.

Şekerci Cafer Erol

Bu tecrübe Müftigiller’den Mehmet Efendi’yi cesaretlendirerek sarayı aratmayacak bir maceraya atılmasına vesile olur.

Yıl 1807 olduğunda Mehmet Efendi İstanbul’a gelir ve Eminönü’nde kendi şekerci dükkânını açarak Birinci Dünya Savaşına kadar sanatını kendi dükkânında icra eder. Birinci Dünya Savaşı sonrası çıkan büyük İstanbul yangınında Mehmet Efendi dükkânını kaybetmiştir. Bir daha dönmemek üzere çıktığı memleketine oğlu ve torunları ile dönmek zorunda kalmıştır.

Şekerci Cafer Erol

İlginçtir ki Mehmet Efendi’nin kendisine çok benzeyen, gözü pek, maceraperest torunu Cafer Erol İstanbul’dan ayrılırken bir gün tekrar geri döneceğini biliyormuş. Belki de dönmeyi çok istedi ve buna inandı. Ne de olsa aklımızla ve yüreğimizle istediğimiz her şey bir gün mutlaka gerçekleşiyor.

Şekerci Cafer Erol

Yıl 1935 olduğunda işte Cafer Erol dedesinin izinden giderek Eminönü’nde şekerci dükkânı açar. Sırasıyla Beyoğlu ve Kadıköy’de de şubeler açan Torun Cafer Erol’un İstanbul’a dönmüş ve ailesi ile yeni bir maceraya başlamıştır. İstanbul’a gelmesi ve üç dükkân adeta güçlü bir mücadelenin ardından kazandığı zaferi olmuştur. Gelinen noktada büyük bir özveri ile yıllarca üç dükkânı idare eden Cafer Erol 1945 yılından itibaren sadece Kadıköy ile devam eder.

Şekerci Cafer Erol

Yıl 1965 olduğunda Cefer Erol’un çocukları büyümüş ve babalarına yardım edecek yaşa gelmişler. Nurtekin Erol’da babasına yardım ederek işe başlar ve o günden bugüne yolculuğu devam eder.

Yıl 1992 olduğunda bu yolculuğa çocukları da katılır. Bugün ise iki kuşak bir arada devam ederek Cafer Erol’un hikâyesini yeniden yazmaya başlar.

Şekerci Cafer Erol

Nurtekin Erol ve Hakan Erol’a baktığımda güzel bir baba-oğul ilişkisi görüyorum. Kuşak çatışması yaşansa da değerlerine sahip çıkarak, geleneksel yöntemlerden vazgeçmiyorlar. Yeniliklere temkinli yaklaşılsa da ortak noktada buluşuyorlarmış. Geleneksel ve yenilikçi iki kuşağın bir arada olmasından çıkan farklılıklar Cafer Erol’a dünün ve bugünün dengeli uyumu olarak yansımış.

Şekerci Cafer Erol

Bu uyumu cafe bölümünde oturduğumuz esnada fark ediyoruz. Servis edilen her şeyin sunumu çok özenli, önce gözümüze sonra da gönlümüze hitap ediyor.

Arkadaşıma bütün tarifleri aldım hemen sana yapmaya başlayabilirim diye espri yapıyorum. Şaşkınca bana baktığında ise arkasında kalan ekranı gösteriyorum. Ekranda şekerlemelerin imalat videoları sürekli dönüyor ve benim gözlerim sürekli ekrana kayıyor. Nasıl kaymasın böyle ortamlarda kendimi kaybediyorum. Bunu ailem ve yakın arkadaşlarım çok iyi bilir.

Şekerci Cafer Erol

Babam ben on aylık bebekken askere gitmiş. Zaman zaman inanmakta zorlansalar da askerden döndüğü günü hatırlamamla çevremdekileri şaşırtmaya halen devam ediyorum. Her bir detay net bir biçimde hafızamda. Babamın bacakları ve benim o bacaklara sarılışım, beni kucağına alışı, babamın kucağında eve girişimiz…
Her fotoğrafta babamın kucağındaydım…
Açtığım lokum kutusu ve renk renk lokumlar…
Bugün hala rengârenk lokumlara zaafım devam ediyor. Belki de çarşı-pazardaki her çeşit lokumun tadına bakmam bunun için. Belki de tarihi çarşıları özellikle de Mısır Çarşısını bunun için seviyorum. Üstelik Safranbolu’nun meşhur çifte kavrulmuşu favorim ama o lezzeti yakalayamıyorum.
Sanırım bu çocukluğuma özlem…
O lokumları babam getirmişti…
Belki de babama olan özlem o lokumlarla bitmişti…

Şekerci Cafer Erol

İşte çocukluk özlemimin bulunduğu mekândan kapanış saati geldiği için tatlı anılarla ayrılıyoruz.

Yeni yılı beklediğimiz şu günlerde her birimiz için dileğim 2022 nin şeker tadında geçmesi oluyor. Son iki yılı zor koşullarda yaşadığımızı varsayarsak bunu çoktan hak ediyoruz.

MUTLU YILLAR…

Not-1: İstanbul ile ilgili diğer yazılarımız için İstanbul Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz.

Exit mobile version