Frankfurt Gezisi

Frankfurt Gezisi kışın Hessen bazlı seyahatimizin ana gezisini oluşturdu. Genel olarak gezileri ya doğrusal şekilde (A noktası gidiş B noktası dönüş) ya da merkez kaç şekilde (A noktası gidiş A noktası dönüş) şeklinde planlıyorum. Hessen planımız ikinci şekilde planlandı çünkü Frankfurt gerçekten çok iyi ulaşım bağlantılarına sahip ve 1 saatlik dairede düşük bir bütçe ile çok fazla cazibe merkezine ulaşmak mümkün.

Yani Frankfurt tam bir gezgin merkezi. “Frankfurt gibi bir şehirde, insan kendini son derece sıra dışı bir durumda buluyor; sürekli birbirlerinin yollarını kesen, dünyanın her yerini işaret eden ve seyahat etme arzusu uyandıran yabancılar.” Bu sözler tabii ki bana ait değil. Johann Wolfgang von Goethe’ye ait sözler.

Katılıyorum ona. Sıcaklığı, rahatlığı ve kozmopolitliği bir araya getiren, geleneğin modernlikle buluştuğu, her sokağın, her nehir kıyısının kendine özgü bir hikâye anlattığı bir şehir burası.

Gezginler burada ne bulabilir derseniz. İlk aklıma gelenleri yazayım.

Frankfurt yaşam tarzının tadını rahat bir elma şarabı barında çıkarın. Vaktiniz varsa kültürel hazineleri keşfedin çünkü Dünyaca ünlü müzelerden küçük, bağımsız galerilere kadar sanat ve kültür Frankfurt’un damarlarında akıyor. Yeşili kucaklayın: kentsel dinamiklerin ortasında huzur ve sükunet dolu parklarda, Main kıyılarında dinlenin. Kendinizi oldukça iyi bulduğum uluslararası mutfağın cazibesine bırakın ve dünyanın dört bir yanından gelen spesiyaliteleri bütçeniz elverdiğince denemeye çalışın. Replika da olsa tarihi ahşap çerçeveli mimariyi keşfetmeyi de unutmayın.

Gezginler için yazımın bundan sonraki bölümlerinde söz konusu şehir ile ilgili işinize yarayacak daha detaylı bilgiler vereceğim.

Frankfurt Gezisi

Frankfurt Ulaşım Sistemi

Frankfurt’ta rahat gezebilmek için öncelikle Frankfurt Ulaşım Sistemi konusunda yeterli bilgi sahibi olmak şart. Şehirde neredeyse her türlü aracı kullandık. Bu nedenle sizler için rahatlıkla bu konuyu geniş şekilde ele alabilirim.

Frankfurt toplu taşıma ağı (S-Bahn (banliyö trenleri), U-Bahn (metro), tramvay ve otobüsler Almanya’nın en büyük ulaşım birliklerinden biri olan Ren-Main Ulaşım Birliği (RMV) ve Verkehrsgesellschaft Frankfurt (VGF) tarafından işletilmektedir.

Söz konusu birlik, Hessen Eyaleti’nin yüzölçümünün yaklaşık 2/3’üne denk gelen bir alanda her gün 2,5 milyon yolcunun taşındığı bölgesel otobüs ve demiryolu taşımacılığı hizmetlerini koordine ediyor.

Bunun dışında, Almanya’nın en yoğun uzun mesafe tren istasyonlarından biri. Buradan, tüm Alman şehirlerinin yanı sıra Paris, Viyana, Brüksel, Basel ve Amsterdam gibi çok sayıda Avrupa metropolüne bağlantılar mevcut. Örneğin biz de gördüğünüz ICE 1290 seferi ile 1 saatte Heidelberg’den Frankfurt’a geldik.

Eğer planlama yapacaksanız şehrin otobüs ile yurt içi ve uluslararası bağlantıları da mevcut. Frankfurt Tren Garı (Mannheimer Straße) ve Frankfurt Havalimanı, Terminal 2 şehrin ulusal ve uluslararası otobüs bağlantılarını sağlıyor. Örneği biz de Brüksel’e Frankfurt Tren Garı (Mannheimer Straße) üzerinden flixbus ile döndük.

Ulaşım sitemi ile ilgili daha detaylı bilgi için Frankfurt Ulaşım Sistemi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Frankfurt Tarihi

Ana metropol ilk olarak 22 Şubat 794’te Şarlman’ın Regensburg Manastırı St. Emmeram için yazdığı bir belgede anılmış.

Ancak, Römerberg bölgesinde MÖ 3000 gibi erken bir tarihten beri sürekli bir yerleşim olduğuna dair kanıtlar mevcutmuş.

Aynı yerde, MS 83 civarında bir Roma askeri kampı ve Merovenj döneminde bir Frankonya Kralının sarayı kurulmuş.

843 yılından itibaren Frankfurt, zaman zaman Doğu Frankonya’nın en önemli kraliyet sarayı ve parlamentoların merkezi haline gelmiş.

1220 yılında Frankfurt, bağımsız bir imparatorluk şehri olmuş.

1356’dan itibaren Frankfurt, Roma kralları için kalıcı şehir olarak ilan edilmiş. 1562’den itibaren İmparatorlar da Frankfurt’ta taç giymiş (sonuncusu Habsburg Hanedanı II. Franz).

Kutsal Roma İmparatorluğu’nun sona ermesinden sonra 1815 yılında Frankfurt, özgür bir şehir ve federal hükumetin merkezi olmuş.

Fransa-Prusya Savaşı 1871 yılında Frankfurt Barışı ile resmen sona ermiş.

1895’ten itibaren Frankfurt, Almanya’nın en büyük yüz ölçümüne sahip şehri olmuş. 1879 ve 1926 yılları arasında borsa (1879), eski opera (1880), tren garı (1888), üniversite (1914) ve ilk Frankfurt Havalimanı (1926) gibi önemli kurumlar inşa edilmiş.

2. Dünya Savaşı’nda hava saldırıları neredeyse tamamen ortaçağ tarzında olan şehir manzarasını -ki bu haliyle o dönemde bir Alman şehri için benzersizmiş-neredeyse tamamını yok etmiş.

Savaşın sona ermesinin ardından işgalci Amerikan kuvvetleri şehirde karargahlarını kurmuşlar.

Federal başkent için yapılan oylamada Frankfurt, Konrad Adenauer’in gözdesi Bonn’a kıl payı kaybetmiş.

Savaş sonrası dönemde şehir tekrar bir iş metropolüne dönüşmüş ve 1998 yılında da Avrupa Merkez Bankası’nın merkezi olmuş.

Frankfurt Gezilecek Yerler

-Römerberg ve Çevresi

Frankfurt’ta Römerberg ve Çevresi yeni eski kent olarak anılıyor. Bu bölge aynı zamanda herkes için de bir cazibe merkezi.

Dünyanın her yerinden gelen turistler burada kahve içmek, çok sayıda müze ve mağazayı ziyaret etmek ve Main metropolünün kalbindeki eski dünya havasının tadını çıkarmak için buluşuyor.

Tabii ki gerçek gezginler de bir zamanlar taç giyme törenlerine giden kralların ve imparatorların kullandığı taç giyme yolunu takip ederek geçmişin izlerini tahayyül ediyor.

Yani bölge bugün ekonomik olarak olduğu gibi aslında Alman tarihi açısından da çok önemli. Burada çoğunluğu Orta Çağ ve Rönesans’tan kalma yaklaşık 1.250 yarı ahşap ev varmış. 1944 yılında yapılan hava saldırılarında ağır zayiat neticesinde neredeyse hepsi yok olmuş.

Şehir meclisi tarafından şehir merkezini tekrar ayağa kaldırmak için geçmişten kalan katedral, kilise ve çeşmeler ile sinerji oluşturacak şekilde Dom-Römer projesi planlanmış.

2018 yılında bitirilen proje ile 7.000 metrekarelik alanda 35 ev aslına sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş ve şehir merkezinin tekrar bir cazibe merkezi olması sağlanmış.

Römerberg ve Çevresi ile ilgili daha detaylı bilgi için Römerberg ve Çevresi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

-Skyline Frankfurt City

Sanırım Frankfurt’u en güzel şekilde nasıl görürsünüz dediklerinde verilen cevap Skyline Frankfurt City oluyor.

Frankfurt’un silueti, modernlik ve geleneğin büyüleyici bir karışımı. Commerzbank Kulesi ve Avrupa Merkez Bankası gibi şık gökdelenlerin hakim olduğu şehir, şehrin bir finans merkezi olarak statüsünün bir kanıtı gibi.

Şehrin merkezinde yayılan gökdelenlerin manzarası gerçekten nefes kesici. Gündüzleri camların parıltısı ışığı yansıtarak fütüristik bir atmosfer yaratırken, geceleri ise binaların ışıkları yıldızlı bir gökyüzü gibi parlayarak fantastik bir atmosfer yaratıyor.

Bu yüksek yapıların arasında, tarihi Römerberg ve görkemli Frankfurt Katedrali, eski dünya cazibesini harika bir sahnede yansıtıyor.

İster Main Nehri kıyısından ister çıkabilirseniz Main Kulesi’nin tepesinden bakın, şehir silueti nefes kesici bir panorama sunuyor.

Özellikle gözlem noktasından Mainhattan’ı da hayranlıkla izleyebilir, şehrin enerjisini gerçekten hissedebilirsiniz.

Hem turistler hem de fotoğraf meraklıları için harika bir yer. Yürümekten yorulursanız bir kafede mola verip manzaranın tadını da çıkarabilirsiniz.

-Alte Brücke Frankfurt

Eski Köprü ile ilgili ilk tarihi kayıtlar 1222 yılında geçiyor. Bu sebeple adı gibi eski olan köprü Frankfurt’un da Main Nehri üzerindeki en eski köprü oluyor.

Yüzyıllar boyunca eski köprü, Frankfurt’un 2 yakasını birbirine bağlayan tek bağlantı noktası olmuş.

Bu tür köprüler geçmişte bölgeleri için çok büyük ekonomik kaynak olduğundan kuzey güney hattında bölgenin de en önemli ulaşım yollarından biri olmuş.

Yani gördüğünüz köprü şehrin bugünlere gelmesinde önemli bir kilometre taşını temsil ediyor.

Eski Köprü başlangıçta ahşap bir yapıymış. 15. yüzyılın başlarından itibaren aynı yere taş köprüler yapılmış. 19. yüzyılın ortalarına kadar Main Nehri’ndeki tek taş köprü olarak Fahrgasse’yi Sachsenhausen’deki Brückenstraße’ye bağlamış. 

2. Dünya Savaşı’nın bitiminden kısa bir süre önce, 26 Mart 1945’te Alman askerleri tarafından köprünün 8 kemerinden 2 tanesini havaya uçurulmuş ancak köprü 1965 yılında halkın da desteği ile yeniden inşa edilmiş.

Geçtiğimiz köprünün uzunluğu 237,36 m genişliği 19,50 m. Köprünün her iki yakasında da yer alan ve yüzyıllar boyunca defalarca şekil değiştiren Ana Ada, şehrin öne çıkan noktalarından biri.

Ada, çoğunlukla kavak ve söğüt olmak üzere uzun ağaçlarla kaplıdır ve çok sayıda su kuşunun üreme alanı. Ayrıca göçmen kuşlar için önemli bir dinlenme yeri.

Biz oradayken Main yükseldiğinden ada neredeyse suların altında kalmıştı ve sizin de gördüğünüz gibi sadece ağaçlar gözüküyordu.

Yaklaşık 300 m uzunluğunda ve 30 m genişliğindeki adada 1865 yılında kurulan ve şehrin en eski kürek kulübü olan Frankfurt Kürek Kulübü bulunuyor.

Eski köprü değirmenini anımsatan çağdaş sanat sergisi kurumu Portikus da 2006 yılından beri Ana Ada’da çeşitli sergiler düzenliyor.

-Sachsenhäuser Ufer

Sachsenhausen, Frankfurt’un en geleneksel ve popüler yerleşim bölgelerinden biri. Hatta Frankfurt’un en güzel semtleri dendiğinde akla ilk gelen yermiş.

Sachsenhausen isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte Şarlman’ın Saksonları savaşta yendikten sonra buraya yerleştirdiği rivayeti öne çıkıyor.

Buraya Sachsenhäuser Ufer dense de bazı yerlerde müzelerin çokluğu nedeniyle Museumsufer olarak da geçiyor.

Bölge özellikle elma şarabı barları, pitoresk eski binaları ve Main Nehri üzerindeki konumuyla ünlü.

Burada gördüğümüz en dikkat çeken yapı bir Protestan kilisesi olan Üç Kral Kilisesi (Dreikönigskirche) oldu.

Aslen adı 1340 yılında burada bulunan ve Üç Kral’a adanmış bir şapelden geliyormuş.

Neo-Gotik tarzdaki bu yapı, 1875-1880 yılları arasında katedral ustası Franz Josef Denzinger’in tasarımına göre Main Nehri’nden çıkarılan kırmızı kum taşından inşa edilmiş.

İnşa edildiği dönemde, 81 metre yüksekliğindeki kule Frankfurt’un en yüksek 2. binasıymış.

Gördüğünüz gibi kıyı boyunca yürüyüş yapmak, bisiklet sürmek ve oturmak için uzun bir park alanı yapmışlar. Hoş bir atmosferi var. Bunların yanında güzel fotoğraf çekilme noktası. Bu manzara özellikle akşam ve gece saatlerinde görülmeye değer.

-Eiserner Steg

Frankfurt’ta birçok köprü var, ancak Demir Yaya Köprüsü (Eiserner Steg) Frankfurtlular için çok farklı bir öneme sahip.

Demir Yaya Köprüsü inşa edilmeden önce, o dönemde belediye meclisine halktan çok sayıda dilekçe verilmiş, tartışma yapılmış.

Halk, bugüne kadar ki tek köprü olan eski köprünün güney ilçeleri ve çevresine ulaştırma için hiçbir şekilde yeterli olmadığından şikayet ediyormuş ancak belediye meclisi, bu projenin maliyeti nedeniyle inşaata karşı çıkıyormuş.

İnşa maliyeti olan 120.000 guldeni aynen Heidelbergliler gibi Frankfurtlular tamamen cebinden ödeyince inşaat 1868 yılında başlamış ve yaklaşık 1 senede köprü bitirilmiş.

Toplamda yaklaşık 500 ton ferforje demir kullanılan inşaat J. S. Fries’in oğlu tarafından yönetilmiş. inşaat bittiğinde Frankfurt’un eski şehri ile karşıdaki Sachsenhausen semti birbirine bağlanmış.

Eiserner Steg’in çarpıcı çelik yapısı, ressam Max Beckmann’ı (1884-1950) bile etkilemiş ve yaya köprüsünü birçok Ekspresyonist tablosunda ölümsüzleştirmiş.

100 yılı aşkın süredir Main Nehri üzerinde uzanan Eiserner Steg’in orijinal versiyonun yerini, 1912 yılında daha geniş ve güçlendirilmiş bir yapı almış ve daha da yükseltilmiş. II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde yıkıldıktan sonra, 1946’da değiştirilmeden yeniden inşa edilmiş.

Günümüzde 173,59 m uzunluk ve 5,44 m genişliğe sahip Demir Yaya Köprüsü Frankfurt’un en ünlü mimari anıtlarından biri olarak kabul ediliyor.

Frankfurtlular Aşk Eiserner Steg’e kilitlendi diyor ama köprüye gelirseniz emin olun hiç Alman göremeyeceksiniz. Çünkü köprü tamamen yaz kış turist kuşatması altında.

Şehrin en güzel köprüsünden bir tarafta Frankfurt siluetini, diğer tarafta Müze Rıhtımı’nı görebilirsiniz.

Eiserner Steg’in eski şehir tarafında Frankfurt gezi tekneleri yanaşıyor. Eski Şehir tarafında, nehrin yukarısında Gerbermühle’ye veya nehrin aşağısında Griesheim Kilidi’ne giden Frankfurt gezi teknelerinin yanaşma platformu bulunuyor.

Frankfurt Dışı Gezilecek Yerler

Frankfurt konumu itibariyle harika bir yerde. Ulaşım imkanları da harika. Frankfurt’u merkez yapıp 1 saatlik bir daire çizerseniz çok fazla yere günübirlik ya da 1-2 gün kalacak şekilde gezi planlaması yapmanız mümkün.

-Darmstadt

Darmstadt Gezisi yapmamızın baş sebebi araştırırken görüp değişik mimarı yapısı nedeniyle görülmeye değer bulduğum Mathildenhöhe ya da Türkçesi ile Mathilda Tepesi’ni görmekti.

Ancak gelince gördük ki 160.000 kişilik nüfusuyla Darmstadt, bilim ve sanatın alışılmadık karışımı nedeniyle diğer Alman şehirlerinden çok farklı bir konuma sahip.

Çünkü, Avrupa Uzay Operasyonları Merkezi’ne ve düzinelerce araştırma enstitüsüne ev sahipliği yapan ve Türkiye de dahil Avrupa’nın her yerinden bilim insanlarını ve mühendisleri kendine çeken teknik anlamda ileri bir şehir.

Diğer taraftan modern laboratuvarların ve teknoloji şirketlerinin yanında sanatçı kimliği de olan bir şehir. Almanya’nın en büyük Art Nouveau bölgelerinden birini gelirseniz burada göreceksiniz.

Darmstadt ile ilgili daha detaylı bilgi için Darmstadt Gezisi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

-Mainz

Frankfurt seyahatimiz sırasında günübirlik olarak Mainz Gezisi de yaptık. Yaptığımız gezi sırasında Johannes Gutenberg matbasının izlerini ararken daha önce duyduğumuz ancak coğrafi bağlantı kuramadığım bir çok bilgiyi de yerinde duyduk ve gördük.  

Mainz, Mainz, MÖ 1. yüzyılda Romalı general Nero Claudius Drusus tarafından Roma İmparatorluğu’nun kuzey sınırında Castrum Mogontiacum adıyla kurulmuş ve Germania Superior adlı Roma eyaletinin başkenti olmuş. Yani Mainz kuruluşundan itibaren gerçek bir Roma şehri.

Diğer taraftan 962-1806 yılları arasında 844 yıl boyunca Orta Avrupa’da hüküm sürmüş Kutsal Roma İmparatorluğu’nun hem siyasi hem dini merkezi olmuş.

Burada şu husus karıştırılmamalı. Kutsal Roma İmparatorluğu’nun Roma İmparatorluğu ile bir alakası yok. Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans 1453 yılında yıkılmış. Yani bölge olarak da tarih olarak da bir bağlantı yok. Hatta çoğu Haçlı seferlerinin çıkış yeri de bu imparatorluk. Bu nedenle Alman menşeli Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun kullanılması daha doğru olur.

Tabii ki Mainz şehrinin Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun merkezi olması ya da ikinci Roma olarak görülmesi bilime de yansımış ve Mainz doğumlu Johannes Gutenberg muhtemelen katedral ihtiyaçlarına istinaden matbaayı icat etmiş ve baskıyı Avrupa’ya tanıtarak matbaanın küresel yayılımını buradan başlatmış.

Mainz bugün de Almanya’nın Renanya-Palatina eyaletinin başkenti ve en büyük şehri. Nüfusu 210.000 civarında. Ilıman iklimi nedeniyle Almanya’nın en önemli şarap bölgelerinden biri. Hem nehir hem yaya turizminden ciddi girdi sağlıyor. Bunun yanında Ren Nehir Taşımacılığı’nın önemli merkezlerinden biri.

Mainz ile ilgili daha detaylı bilgi için Mainz Gezisi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

-Heidelberg

Çok uzun yıllardır gelip görmek isterken Noel’de Heidelberg Gezisi yapmak nasip oldu. Hem de ailemle birlikte. İlk gitmeyi teklif ettiğimde ilk defa duyduklarından acaba diye bakmışlardı. Brüksel’den yorucu bir yolculuk sonrası gece otobüs terminaline indiğimizde etrafa bakıp Noel’de burada ne işimiz var diye yine acaba diye bakmışlardı. Otele geldiğimizde hala acabaları vardı. Ta ki bir şeyler yemek için şehir merkezine geçene kadar.

Evet bazen çok isteyip de yapamadığınız bazı geziler belki de işte böyle en uygun zamanını bekleyen geziler olur. Hem de acabalar arasında….

Aslında bu kararı verirken en rahat gezi zamanını arıyordum. Kalesi bir zamanlar Dünya’nın 8. Harikası olarak kabul edilen Heidelberg’i yılda 11 milyondan fazla insan ziyaret ediyormuş. Yani normal bir zamanda küçücük şehirde anormal bir nüfus….

Ancak, Noel döneminde hareketliliği azaldığı için bu küçücük şehrin gezi yapmak açısından da çok doğru bir destinasyon olduğunu düşünüyordum. Gelince ne kadar haklı olduğumu gördüm.

Örneğin Paskalya Pazarı’nı da ziyaret ettik ve şehir şenlikli süslemeleri ve rahat atmosferiyle cazibesini korumuş olsa da, birçok mağazanın geç açıldığını veya hiç açılmadığını ve bazı turistik yerlere erişimin sınırlı olduğunu belirtmekte fayda var. Ancak şehir öncelikle doğasıyla ünlü. Bir çok ressamın tablolarını süslemiş romantik bir şehre avm gezmek için gelmedik ne de olsa….. Yani kısacası en doğru zaman….

Heidelberg ile ilgili daha detaylı bilgi için Noel’de Heidelberg Gezisi başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Alışveriş

Frankfurt’ta alışveriş dendiğinde ilk akla gelen giysi, mücevher, el sanatları, kozmetik, şarap, sanat eserleri, hediyelik eşyalar ve bunların satıldığı alışveriş merkezleri, alış veriş caddeleri, yöresel çiftçi pazarları vb.

Benim burada gezerken en çok dikkatimi ise el yapımı oyuncaklar oldu. Hediyelik ya da ev aksesuarı olarak harika oyuncaklar gördüm.

Özellikle buradaki Römerberg özelindeki ince bina işçiliği örnekleri gerçekten harika. Oyuncak denince hem büyükler hem de küçükler düşünülmüş. Hem büyükler hem de küçükler için bütün çizgi film ya da sinema kahramanlarını bulabilirsiniz.

Frankfurt‘da Ne yenir? Nerede Yenir?

Restaurant GIOIA

Frankfurt’daki 2 gecemizde de akşam yemeğimizi Restaurant GIOIA‘da aldık. Ana cadde üzerinde yer alan restoran gerçekten sıcak bir ortama sahip. En etkileyici kısmı zaten atmosferi. 

Biz burada yemek olarak; ilk gün 3 Pizza Melanzane (12 €), Büyük Tabak Bebek Kalamar (Baby Calamari) (16,5 €) aldık. İçecek olarak da 3 yerel bira Hefeweizen Dunkel ve Pils (0,5 l 5,4 €) ısmarladık. Yemeğin üzerine de 1 adet vanilyalı sufle denedik (7,5 €).

Izgara kalamarda tat ve sunum çok güzeldi. Yerel biralar harikaydı.

Tatlı ise gittiğiniz her yerde yediğiniz ya da gördüğünüz yine o Orta Avrupa standardı zaten.

Burayı çok sevdiğimizden ve daha iyisi olmayacağını düşündüğümüzden ikinci gecemizi de burada geçirdik. Tek fark aldığımız yerel biraydı.

Bahşiş dahil iki gece de 80 € ödedik. Restorandan oldukça memnun ayrıldık. Fiyatlar genel ortalamaya uygun. Güler yüzlü ve ilgili çalışanlar, mekan harika, atmosfer çok güzel. Çok tercih edildiği için özellikle akşamları rezervasyon yaptırmanızda fayda var.

Adres: Paradiesgasse 67, 60594 Frankfurt am Main, Almanya Telefon: +496961995004

-Brasserie Heidelberg

Yaya yolu üzerinde yer alan restorana tamamen tesadüf eseri girdik ve basit bir snack aldık.

Biz burada yemek olarak; 3 kişilik midye tabağı Miesmuschel (24 €) aldık. İçecek olarak da 3 yerel bira Glaabsbräu (0,5 l 5 €) ısmarladık.

Bahşiş dahil 40 € ödedik. Genel olarak Römerberg bölgesinde tercih edilen bir yer. Fiyatları yer itibariyle biraz daha yüksek. Yediklerimiz de fena sayılmaz ancak çok turistik bir noktada olduğu için restoranda bir yemekhane havası var. Kendinizi müşteri gibi yani özel hissetmiyorsunuz. Bu nedenle gitmenizi de tavsiye etmiyorum.

Frankfurt’ta Nerede Kalınır?

Frankfurt her yıl 5 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlıyor ve şehir her zevke ve bütçeye uygun konaklama seçenekleri sunuyor. Birçok otel merkezi konumda olduğundan, ziyaretçiler kahvaltının hemen ardından Frankfurt‘u keşfetmeye başlayabiliyorlar. Ancak bu otellerde kalma maliyeti bayağı yüksek.

Frankfurt, merkezi Innenstadt olmakla beraber konaklama için en iyi bölgeler de Bahnhofsviertel, Westend-Süd, Sachsenhausen, Bockenheim olarak gösteriliyor.

Bizim buradaki tercihimiz 3 yıldızlı Hotel Attaché oldu. Merkezi Innenstadt bölgesi içerisinde. Beklentinizi de yüksek tutmazsanız bence yeterli bir otel. Yürüme mesafesinde geçen toplu ulaşım sayesinde gezilecek yerlere ulaşmak da oldukça kolay.

Burada zaman kaybını minimuma indirmek adına 3 kişi kahvaltısız seçeneği tercih ettik. Otele 2 gün için 185 € ödedik. Genel ortalamaya bakınca oldukça uygun bir oteldi. Personel güler yüzlü ve ilgiliydi. Oldukça da memnun kaldık.

Adres: Kölner Str. 10, 60327 Frankfurt am Main, Almanya Tel:+49697590010

Değerlendirme

Ağır bombardımandan önce muhteşem bir şehir olduğu açık. Görecekleriniz ise daha çok bombardımandan kalanların replikaları. Keyifli bir şehir ama benim size yapacağım değerlendirme ise çok farklı.

Arkadaşlar Almanya ve paranın merkezi Frankfurt çok fazla düzensiz göç almış. Özellikle merkez bölge ki siz de geçerken göreceksiniz oldukça medeniyetten uzaklaşmış ve geceleri geçmekten bile korkacağınız hale gelmiş.

Beyin göçü ile düzensiz göçün karmaşasını belki de en iyi göreceğiniz yerlerden biri bence Frankfurt.

Bu nedenle bu açıdan da şehri değerlendirmenizi ve gezinizi mümkünse Ren Nehri kıyısında bulunan banliyölerdeki harika turistik destinasyonlara doğru yapmanızı öneriyorum.

Frankfurt ile ilgili diğer yazılarımız için Hessen Gezi Rehberi‘ne, bölgesel planlama yapıyorsanız Almanya Gezi Rehberi‘ne bakabilirsiniz.

Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi Frankfurt Gezisi