Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Barglos’un Anısı Bargilya Antik Kenti

Yazı Dizisi : Muğla Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Hasan Sayınhan

Barglos’un Anısı Bargilya Antik Kenti, Bodrum yarımadasının kuzeyinde, Güllük körfezinin güneyinde evvelce Iasos körfezine açılan fakat bugün dolmuş olan dar ve derin bir koyun (Varvil ) oluşturduğu küçük bir yarımadadaki tepecik üzerinde bulunuyor.

Bargilya sözcüğü, Prof. Bilge Umar’a göre M.Ö. 2000’li yıllarda Luwi veya M.Ö. 1000’li yıllarda Karia dilinden gelmiş “yüksekteki yer” anlamında.

Byzantion’lu Stephanos ise Bargilya’nın eski isminin “Andanos” olduğunu yazmış. Ancak bu ismin Hellen dilinde bir anlamı bulunmamakta.

Bargilya Antik Kenti

Antik çağlarda kent isimleri veya o kentin kahramanları mitolojik öykülerle bağlantılı. Buna göre Bellerophon’un kanatlı atı Pegasus’un attığı bir çifte ile yakın arkadaşı Barglos’un ölümüne çok üzülür ve Bellarophon da arkadaşının anısı ve onuruna bu kenti kurar. Bu nedenle Bargilya sikkeleri üzerinde Pegasus tasvirlerine yer verilmiş.

Bargilya Antik Kenti Gezisi

Kentin ismine ilk kez M.Ö. 5. yy.da Attika-Delos Deniz Birliğine ödenen vergi listelerinde rastlanıyor. Büyük İskender’in Karia’yı ele geçirmesinden sonra kenti üs olarak kullanmış.

Bargilya Ağlarını Onaran Bir Balıkçı

M.Ö. 3. yy.dan sonra kent büyük gelişim göstermiş. Bu dönemde kentin Artemis Kindyas Tapınağı’na sahip olduğunu Strabon’dan öğreniyoruz.

Bargilya Antik Kenti

Hellenistik çağda da isminden söz ettirmiş, Pergamon Krallığı’nın donanması da limanından yararlanmış.

Bargilya, Apameia barışından sonra Rodos’un egemenliğine girmişse de kısa bir süre sonra Roma’dan yana olmuş. Bu dönemde sikke bastıran kent Hıristiyanlık devrinde ise bir piskoposluk merkezi konumuna geçmiş.

Bargilya Antik Kenti

Kentin güneydoğusunda antik döneme ait olduğu düşünülen bir rıhtıma ait kalıntılar tespit edilirken akropolisteki M.Ö. 4. yy.a ait olabileceği sanılan surlardan  geriye çok az şey kalabilmiş.

Bouleuterion’un güneydoğusundaki agorada 3. yy.ın ilk çeyreğine ait, in situ olarak şeref yazıtları bulunmuş.

Tanrısal Aleksandros’a ait heykel kaidesi, imparatorluk dönemine ait bir başkası ve Titus’a ait bir adak yazıtı diğer bulunanlar arasında.

Bargilya Antik Kenti

Agoraya ait mimari elemanların Bizans Dönemi kalesinde kullanıldığı anlaşılmış. Ele geçen parçalardan birinin üzerindeki yazıttan agoranın Iulius – Claudiuslar dönemine ait olduğu, mimari özellikleri açısından da Aphrodisias’taki Tiberius Portico’su ile benzerliği bu tarihle örtüşmekte.

Bouleuterion ise agoranın güneyinde yer alıyor ve  “Antoninuslar Bouleuterionu” olarak da biliniyor. İyi korunan yapının oturma sıraları tonozlu bir yeraltı galerisi ile desteklenmiş. Tiyatro, kentin doğusunda, Mandalya Körfezi’nden Varvil Körfezi’ne giden boğazın ağzına bakan bir yerde konumlandırılmış. Sahne binası kireçtaşından. Sahne yapısındaki Logeion’un Dor düzeninde olduğu düşünülmekte ve sahne binasında en az iki katın daha olduğu belirtilmekte.

Tiyatro caveasının yukarısında yer alan tapınak, tiyatronun üzerinde yer aldığı için Mandalya ile Varvil Körfezleri arasındaki boğaza hakim bir konumda bulunuyor. Bu açıdan Ampelius’un bahsettiği Aphrodite Tapınağı’nın burası olduğu öne sürülüyor.

Strabon’un verdiği bilgilere göre yağmurun ya da rüzgarın söndüremediği ışık sayesinde tapınak bir tür fener işlevi görüyormuş. Hellenistik Dönem’e tarihlenen tapınağın terası üzerinde tanrı figürleri ile bezenmiş bir sunak bulunmuş. Sunak bugün Milas Müzesi’nde sergileniyor.

Bargilya Antik Kenti

Bodrum yolundan sağa ayrılan sapaktan içeri girip birkaç km.lik ince bir yolu flamingolar eşliğinde geçtikten sonra Boğaziçi köyüne varıyorsunuz. Tuzla sulak alanının bitimiyle köye girdikten sonra merkeze ulaşıyorsunuz. Konaklama imkanlarının da olduğu bu küçük balıkçı köyünde restaurantlar ve çay bahçeleri de mevcut. Tepeler ise silme site dolu.

Tarih, doğa ve fotoğraf isteyenler için iyi bir seçenek Boğaziçi köyü ve çevresi.

Diğer yazılarımız için Muğla Gezi Rehberi ne de bakmanızı tavsiye ederim.

Exit mobile version