Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Euromos Antik Kenti Gezisi

Yazı Dizisi : Muğla Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Hasan Sayınhan

Bugün sizlerle Euromos Antik Kenti Gezisi yapacağız. MÖ 5. yy’da Kyramos ya da Hyramos olarak bilinen Euromos Antik Kenti, bir kenarda unutulmuş gibi gözükse de Mylasa’dan sonra Karya‘nın en önemli şehirlerinden biri.

Kyramos adı, Yüce Ana/Yüce Tanrıça manasına gelen Karama sözcüğünden türetilmiş. Euromos ise Yunanca’da güçlü anlamına geliyor.

Bu isim, kral Maosolos’un iktidarında geçen yıllarda Karya’da uyguladığı Hellenleşme politikasının bir sonucu olarak konulmuş olabilir. Mylasa’nın himayesinde bir kent Euromos. Hem Milas ovasının kuzeyini hem de komşu olduğu Olymos ve Kalketor kentlerini de kontrol edebilecek güce sahip.

1967 yılında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu tarafından başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları kesintiye uğramış olsa da 2011 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Abuzer Kızıl başkanlığında yürütülen çalışmalar bu önemli kentin genel görüntüsünün açığa çıkmasına katkı sağlamış.

Euromos Antik Kenti Hakkında Bilgiler

Euromos Antik Kenti’ne Ulaşım

Söke–Milas karayolu üzerinde, Selimiye Köyü’ne birkaç km mesafede, istikamet yönüne göre sağda veya solda kalan kahverengi yön tabelasının gösterdiği toprak yol, çok değil sadece birkaç yüz metre sonra, Türkiye’de günümüze kadar gelebilen en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’na götürüyor beni. Burası, tapınak sütunlarından dolayı halk arasında Ayaklı Mevkii olarak bilinen Euromos.

Euromos Antik Kenti

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer alan Euromos Antik Kenti, tapınaktan gayrı ne varsa hepsi yıkıntı halinde ve geniş bir alana yayılmış durumda.

Arkeolojide esas olan antik kent buluntularını, in situ olarak yani yerinde korumaktır; ancak ören yerlerinin ortak kaderi, korunmaktan ziyade kendi haline bırakılmak olsa gerek. Tabiatın her türlü olumsuz etkisine maruz kalarak geri dönülemez biçimde hırpalanıyor olmaları, tarihi ve arkeolojik zenginliklerin bunca yoğun olduğu ülkemize yakışmayan bir durum.

Zeus Lepsynos Tapınağı

Zeus Tapınağı sessizliğin ortasına bırakılmış, terkedilmiş eski bir sevgili gibi. Sütunların birçoğu yerle yeksan olsa da ayakta kalabildiği kadarıyla bile ihtişamını gösteren tapınak, zamana daha ne kadar direnebilir ki?

Zeus LepsynosTapınağı

Zeus Tapınağı, ‘Hoşgeldin gelecekten gelen yolcu’ diye hüzünlü bir sevinçle çağırıyor beni . ‘ Gel ve gör yalnızlığımı’ Çağrıya kulak verip yaklaşırken, sesin tınısı sütunların arasında dolanıp hızla Ölmez Ağaçları’nın arasına giriyor ve orada sönüp kayboluyor.

Ön yüzü doğuya bakan ve karayolundan geçerken de görülebilen Zeus Lepsynos Tapınağı’nın tarihi MÖ 2. yy’a kadar gidiyor. Ancak tapınağın çevresindeki kutsal alanda yapılan kazılarda ele geçen pişmiş toprak mimari parçalar, buranın MÖ 6.yy’dan beri kullanıldığını gösteriyor.

Peripteros (etrafı sütunlarla çevrili olan) planlı ve Korinth düzeninde yapılan tapınak 6×11 sütunlu, ancak arşitravlarıyla birlikte ayakta kalan sütun sayısı 16. Bazı sütunların üzerinde adak yazıları bulunuyor. Bu yazıtlara göre sütunlardan beşi hekim ve devlet adamı olan Menekrates ile kızkardeşi Tryphaena, yedi tanesi ise devlet adamı Leo Quintos tarafından hediye edilmiş.

Kazılarda, tapınağın önündeki sunak ortaya çıkarılmış, Naiskos Duvarları ve Zeus Kült Heykelinin durduğu kaide de tespit edilip görünür hale getirilmiş. Tapınağın çevresinde yapılan kazılarda ise tapınakla ilişkili ve Geç Helenistik Döneme ait başka bir büyük sunak bulunmuş.

Kazılar sonucunda ele geçen en önemli buluntu ise yüceltme amaçlı bir yazıt. Buna göre tapınak Zeus Lepsynos’a ait. Lepsynos, Osogos gibi Yunanca olmayan bir epitheton (sıfat). Başka bir deyişle burada yöresel bir Zeus kültü söz konusu.

Agora Kalıntıları

Zeus Tapınağı ne kadar ayakta ve dimdik ise Agora kalıntıları da o kadar yerle bir. Bugünkü karayolunun hemen kenarındaki düzlük alanda bulunuyor kalıntılar. Stoalardaki sütunlardan birinin üzerindeki yazıtta Kallisthenes’in kente mali yardımda bulunduğu ve Euromos’un, Lasos ile bir antlaşma yaptığı yazılı.

Euromos Antik Kenti Agora Kalıntıları

2013 yılında Doğu Stoa I ve II olarak adlandırılan açmalarda sürdürülen çalışmalarda, her iki açmanın da aynı tabakalanmaya sahip olduğu görülmüş ve alanda çok sayıda mimari parça ortaya çıkarılmış.

Tiyatro Kalıntıları

Tapınağın yaklaşık 1 km kuzeydoğusundaki Çevrek Mevkii’nin yamacına inşa edilen tiyatro, ovaya hakim bir konumda yer alıyor.

Tiyatrodan geriye ne yazık ki çok az kalıntı günümüze ulaşmış. Nispeten iyi korunmuş olan kuzey bölümünde beş sıra oturma yeri var. Bazı yerlerde sahne binasının temelleri görülebiliyor.

Euromos Antik Kenti Kazısı Devam Eden Tiyatro Alanı

2013 yılında sahne binasının kuzey dış kısmında gerçekleştirilen kazılarda plaka taşlarla inşa edilmiş bir kanal ortaya çıkarılmış. Sahne binasına kadar uzanan kanalın, orkestrada biriken suları tahliye etmek amacıyla yapılmış bir drenaj sistemi olduğu anlaşılmış.

Nekrapol

Tapınağa giden yolun yanında çatıları Karya tarzında büyük ve kalın yassı taşlarla kapatılmış yeraltı mezar odaları bulunmuş. 2013 yılında güney nekropolde gerçekleştirilen kazılarda, dört mezar odasından oluşan mezar kompleksinin bazı odalarının iki katlı olduğu tespit edilmiş ve farklı mezar tiplerinden oluşan 13 adet mezar açığa çıkarılmış. Mezarlardan üç tanesi Geometrik Dönem’e, iki tanesi Arkaik Dönem’e, bir tanesi Hellenistik Dönem’e ve yedi tanesi Roma Dönemi’ne tarihlendiriliyor.

Teras

Euromos ile İasos arasında kalan yol üzerindeki teras kyklopik (düzensiz ve kaba bir biçimde savunma amaçlı yapılan duvar örme tekniği) teknikte yapılmış. Batı ve güney kenarı 75 m uzunluğunda ve teras duvarının en yüksek olduğu yer 6 m. Tamamlanmamış bir savunma sisteminin parçası olabileceği düşünülen teras, doğudan gelen işgalcilere karşı bir çözüm olarak tasarlanmış olabilir.

Birkaç yıl öncesine kadar girişteki ufak bekçi kulübesinden başka hiçbir hayat belirtisi görünmeyen Euromos Antik Kenti, Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla canlanma sürecine girmiş bugün.

Kulübeninin yerini ziyaretçi konforuna yönelik düşünülen, içinde lavaboların da bulunduğu yapı almış. Oldukça büyük bir otopark yapılmış. Benim en beğendiğim çalışma yürüyüş yollarının yapılmış olması. Bu, kalıntıları rahat rahat gezebilmenize olanak sağlıyor. Tabii en önemlisi tapınağın güçlendirilmesi çalışmaları. Yaptıkları güzel işler dolayısıyla kazı başkanı sayın Abuzer Kızıl’ı ve kazı ekibini tebrik ederek yazımızı noktalayalım.

Diğer yazılarımız için Muğla Gezi Rehberi ne de bakmanızı tavsiye ederim.

Exit mobile version