Osmaniye ve Dördüncüsü Düzenlenen Kitap Fuarı için “Fıstık gibi fuar” sloganıyla yola çıktık ve bu güzel şehirde dolu dolu 11 gün geçirdik.
Geçirdik diyorum çünkü her fuarda farklı yayınevi temsilcileri ile tabii ki bilmediğimiz bir yerde olmamızda cabası güzel arkadaşlıklar edinip devamında elbet bir fuarda tekrar buluşuyor ve bu arkadaşlıkları kalıcı dostluklara taşıyoruz.
Yeter ki hayatımızda kitaplar olsun ve yeni insanlara yer vermek isteyelim.
Osmaniye Yolunda
Biz de Arife Hanımla Adana Havalimanı çıkışında Havaş otobüs saatlerini öğrenirken tanıştık. Tahmini 3 saat beklemek yerine otogara geçip önce Osmaniye’ye gidecek bir dolmuş bulduk. 1 saat 25 dakika süren yolculuğumuzda mandalina ağaçları ilk ilgimizi çeken şeydi. Bir yandan sohbet edip birbirimizi tanırken diğer yandan da hem çevreyi keşfettik, hem de insanları analiz ettik.
Bir ara kendimi Türk filmi sahnesinde gördüm desem şaşırır mısınız? Şoförün arkasındaki ön koltukta oturuyorduk. Ön camın sağ alt köşesinde Adana yazan bir tabela, dikiz aynası ve çevresi süslü, nazar boncuğu bile var. Birde Ferdi Tayfur şarkılarıyla arka fonda bize eşlik ediyor. Bu sahneleri çok izlemiştim çocukluğumda işte bu yüzden film sahnesinde hissettim diyorum.
Şehrin girişinde yer alan Masal Park Fuar Alanı’ydı gideceğimiz yer.
Golden Çulcu Otel
Konaklama içinse şehir merkezinde Golden Çulcu Otel’i seçtik ki çok yerinde bir seçim yapmışız.
Otel müdürümüz Kadir bey ve ekibine içten ve samimi ev sahipliği için sonsuz teşekkür ediyorum. Açık büfe kahvaltısında her sabah memleketim Edirne vardı mesela. Mesela diyorum çünkü Edirne’nin meşhur peynir tatlısını ilk gördüğümde hem çok şaşırmış hem de çok sevinmiştim. İstanbul’da yaşayan ben Metropol dediğim şehirde bu kadar rahat bulamıyorum peynir tatlısını. Osmaniye’de her sabah kahvaltımıza eşlik etmesi ben ve arkadaşımda gülümseme sebebiydi.
Osmaniye Sokakları
Otelimiz hem fuar alanına hem de şehir merkezine yürüme mesafesinde olduğu için halkın içine karıştık ve müthiş keyif aldık. Geniş yolları sayesinde koşan kızlar olarak hatırlanacağımıza eminim. Güler yüzlü esnaflarla diyaloglarımız ise anlatmakla bitmez. Bir kısmını sizlerle de paylaşacağım tabii.
Yürürken Kıtıklar Şarküteri çok dikkatimizi çekiyordu. Bir de ev yoğurdu afişini görünce daldık içeriye. Yöreye has salça, pul biber, çemen, kurutulmuş dolmalıklar, turşular ve neler neler. En çok da dikkatimizi çeken tarhana cipsi ilgi alanıma girenlerin başında geliyordu.
Kıtıklar’ın anlamını da sordum kısa sohbetimiz esnasında. Kıtık kuşu varmış isim buradan geliyormuş. Ev yoğurdunu en az 5 kg satılıyormuş ki tüketmemiz mümkün değil. Dükkan sahibi otelde kaldığımızı öğrenince tadına bakmadan gitmeyin diyerek bize 1 kg satmayı teklif etti ki Arife Hanımın sevincini görmeliydiniz.
Devlet Bahçeli Meydanı, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi, Alparslan Türkeş Bulvarı popüler konumlar arasında.
Kent müzesini gezemedik ama önündeki parka gittiğimizde o gece dolunay vardı. Klasik dolunay fotoğraflarından artık bizimde var.
Osmaniye Kitap Fuarı
Osmaniye’nin kitaplara yoğun ilgisi olmadığını üzülerek yazıyorum. Ama kitap kurtlarına haksızlık etmek istemem.
Sayısı az da olsa sıkı okuyucuları ile tanışıp keyifli sohbetlerimiz oldu ki yazarımız Psikolog Hayrettin Şahin imzaya geldiğinde standımıza ilgi daha bir arttı. Bunda yazar payı var tabii. Yazarlar insanlarda merak uyandırıyor.
Osmaniye’de ailece etkinlik yapılacak pek bir şey olmadığı için fuar birlikte vakit geçirmek isteyen ailelere güzel bir fırsat oldu. Şimdilik okumasalar da kitapların kokusunu almaları çok güzeldi. Bir gün herkes kitapların rüzgarına kapılacak diye düşünürüm her zaman.
Özellikle dernek işleri ile ilgilenen Lale Hanımı ve sohbetimizden aldığım lezzeti unutmam mümkün değil.
Bahçe ve Erzin ilçelerinden de ziyaretçileri oldu fuarımızın. Kitap kurtları orada daha çok galiba.
Masal Park ile yan yana olduğumuz için fuardan çıkan orada aldı soluğu.
Osmaniye’de Ne Yenir Nerede Yenir?
Osmaniye’de temiz ve lezzetli yemek seçeneği bol.
Antakyalı Sofrası açılmış Osmaniye’ye 53. günüymüş ve biz oradakilerden önce lezzetlerin tadına baktık. Sahibi Volkan Beyin misafirperverliğini görmelisiniz. Biberli ekmek, kireçte kabak ve neler neler yolu düşen mutlaka uğramalı. Ustaları Antakya’dan gelmiş.
Adana’ya gidip te Adana yemeden olmazdı. Bize tavsiye edilen yer otelimizin karşısında olan Akdeniz 2 Lokantası oldu. Evet lezzet mükemmel birde kendi yaptıkları ayran vardı ki iyi ki tercih etmişim dediğim.
Park328 Avm fuar alanına çok yakındı. Bildiğiniz avm ler gibi değil küçük ama şirin diyebilirim. Kekik adında bir restaurant var yöresel ve lezzetli yemekleri olan. Buranın en çok bol acılı sebzeli makarnasını beğendik ki 2 gün üst üste yedik.
Bu yemeklerin üzerine bir de tatlı yemek lazım tabii ki…
Ehl-i Künefe bize verilen adreslerin başında geliyordu. Künefe yemek için orayı seçtik ve iki defa gittik. İlk gittiğimizde künefe ve hasır yedik.
Hasır da künefenin kaymak ile yapılan çeşidiymiş ve çok beğendik. İkinci gidişimizde ise hasır ve billuriye de karar kıldık. Lezzetleri muazzamdı. Sunum da meyve ve süt veriyorlar.
Meyve tatlı gelene kadar atıştırmak için süt ise kan şekerindeki yükselişi dengeliyormuş. Bu vesile ile bu sağlık bilgisini de öğrenmiş olduk.
Burası da Saray Pastahanesi. Şehre gelip çikolatalı bir tatlı canınız çekerse mutlaka uğrayım.
Osmaniye’den Ne Alınır?
Geçerken bir manavda Hanbelis gördük ama ilk defa görüyoruz diye sanırım durup kaldık, bakıyoruz manav sahibi yabancı olduğumuzu anladı içeri buyur etti bizi ve ikramda bulundu. Buraya kadar gelip tadına bakmadan gitmek olmazmış. Zarif bir davranış ve Osmaniye’nin geneli böyle, bir çok değişik tatları öğrendik bu sayede.
Ha birde Osmaniye’de bir yerden alışveriş yapıyorsanız onlar da mutlaka size uğrayıp kitap alıyor biz de sizin müşteriniz olalım diyor. İadeyi ziyaret dediklerinden.
Osmaniye fıstığı ile ünlü bizi de en güzel fıstığı bulabileceğimiz Okur’a yönlendirdiler. Herkes hediyelik iri olanı alıyormuş ama asıl elek altı olan minti dedikleri küçük boy fıstıkmış lezzetli olanı.
Biz gidemedik ama Osmaniye’nin kilimleri de ünlü. Özellikle de Karatepe’nin. İlgilenirseniz Karatepe ‘nin Kadim Kilimleri başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Tarihi yerleri içeren bir gezi olmasa da güzel tatlar ve güzel insanlar tanıyarak ayrılmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Tekrar gider miyim, evet giderim. O güzel misafirperver insanlar için. Yeni yazılarda görüşmek üzere..