- Cafe Borges
- Anadolu’nun En Önemli Müzesi Anadolu Medeniyetleri Müzesi
- Ankara Kalesi Gezisi
- Ankara’nın En İyi Deniz Mahsulleri Restoranı Trilye Restaurant
- Tuz Gölü Fotoğraf Gezimiz
- Ankara Ulucanlar Cezaevi Müzesi
- Gramofon Kafe
- Rahmi M Koç Müzesi
- Sonbaharda Eymir Gölü Gezisi
- İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi
- İçimdeki Derinlik: Karagöl
- Son Güzde Demirciören Köyü
- Durasan Şah Tabiat Parkı
- Ankara’ya Yakın 3 Trekking Rotası
- Yazın yaptığımız Beypazarı Gezisi
- Kalecik Kalesi
- Afitap Meyhane, Ankara’da Bir Efsane
- Ankara’nın Simgelerinden Atakule
- Kalecik Gezisi
- Nallıhan Kuş Cenneti Gezisi
Onun orada olduğunu biliriz ama genelde müzeler ilgimizi çekmez. Gitmediğimiz müze Anadolu’nun En Önemli Müzesi Anadolu Medeniyetleri Müzesi olsa bile.
Uzun zamandır gitmek istediğim Anadolu Medeniyetler Müzesi’ne utanıyorum ama daha yeni gelebildim. Size tavsiyem benim yaptığım hatayı yapmayın mutlaka burayı görün.
1997 yılında Avrupa’nın en iyi müzesi seçilmiş. İçeride sergilenen eserlerin mutlaka çok ilginizi çekeceğinden eminim.

Bu anlatımdan sonra en çok ilgimi çeken ve resimlerini çektiğim eserleri anlatmaya başlayabilirim.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Gezisi
İlk Çağlar
Yontma Çağ günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 10.000 yıl önce son bulmuş. İlk aletlerin de üretildiği dönem. Besin üretmeyi bilmeyen insanın avlandıkları hayvanları yiyerek beslendiği dönem.

Bu dönemin insanları beyin kapasiteleriyle orantılı olarak kendilerini vahşi hayvanlardan korumak, beslenmek, avlanmak için ve zaman zaman da kendi aralarındaki mücadelelerde kullanmak üzere birtakım basit taş aletler yapmaya başlamışlar. Genellikle doğanın kendilerine sunduğu taşları, ya daha sert olan başka taşlarla yontarak işlemişler, ya da doğal halde çevrelerinde bulunan ve çok az bir rötuşla alet haline gelebilen parçaları kullanmışlar.
Törensel Semboller
Cilalı Taş Çağı insanlık tarihinde ilk yerleşik toplumların kurulduğu çağ. Zamanında Çatalhöyük’te (MÖ 6800-5700 arası) her yapının bir köşesinde kutsal alan varmış. Bu alanlarda kullanılan Ana Tanrıça bereket kültü olarak görülürmüş.

Resimde görülen leoparlara dayanmış doğuran tanrıça bu kapsamda bulunan en özgün heykelcik olarak kabul ediliyor. Kimi kaynaklarda Kibele olarak da bilinen Ana Tanrıçanın isminin Türkçe’de Sibel olarak günümüze kadar geldiği söyleniyor.

M.Ö. 4000-3900 döneminde Anadolu’da insanlar, bakıra kalay katarak tunç elde etmeyi başarmış. Alacahöyük, Tunç Çağı’ndaki Anadolu uygarlığının eriştiği önemli bir merkezmiş. Burada keşfedilen zengin mezarlarından dinsel amaçla kullanılan güneş kursları çıkmış. İşte Sıhhiye Meydanında gördüğümüz heykelin orijinali.

Görülen güneş kursu M.Ö. 2500-2250 yılları arasındaki döneme ait. Hatti Kral Mezarlarında rastlanan bu sembol, Hitit Uygarlığının Simgesi haline gelmiş. Güneşi simgeleyen dairesel biçimin etrafına yerleştirilmiş öğelerden oluşuyor.

M.Ö. 3000 yılının sonlarına ait olan altın kadın heykelciği müzenin önemli eserleri arasında yer alıyor. Vücut elektrumdan, baştaki maska, göğüsleri, ayak bilekleri, ayak bileklerindeki bilezikler altından yapılmış. Her iki eli karın üzerinde ve kollarında bilezikler var.
Yazılı Belgeler
Müzede semboller ile birlikte çok ilginç ve sağlam dönemin iletişim araçlarını da görebilirsiniz.

Asur Kralı Anum Hirbi’den Kaniş Kralı Varşama’ya M.Ö. 19-18 yy. döneminde yazılmış bir mektup. Mektupta 2 ülke arasında kervanlara kapatılan yolların açılması talep ediliyor. Bu mektup gün yüzüne çıkarılabilen krallar arasında yazılmış tek tablet belge olması nedeniyle gerçekten önemli.

Resimde gördüğünüz tablet MÖ 1235 yılından kalma Mısır Kraliçesi’nin Hitit Kralı’na yazdığı anlaşma mektubu. Bu mektup Anadolu’da bulunmuş tek tunç tablet.
Eşyalar
Yine müzede eski önem yaşam izlerini taşıyan eşyalar da bulunuyor.

Görmüş olduğunuz işlemeli ahşap masa MÖ 740 yılları Frig dönemine ait. Masa, Frig ahşap işçiliğinin önemli örneklerinden biri. Kral Midas’ın babasına ait olduğu sanılıyor.

Yine M.Ö. 8-7 yy. Frig dönemine ait tarihi termos oldukça ilgi çekici.

Gordion kentinde yaşamış efsanevi kulakları ile ünlü Kral Midas.

Fotoğrafta görülen Karun’un Hazinesi’nin simgesi olan ve Uşak Müzesi’nden çalındıktan 6 yıl sonra geri getirilen Kanatlı Denizatı Broşu M.Ö. 6. yy. daki Lidya Kralı Krezüs’ün hazinesine ait. Hazine o dönemdeki eşsiz serveti işaret etmek üzere “Karun Hazinesi” olarak adlandırılıyormuş.
İşte bu broş, Karun’un Hazinesi’nin en değerli parçası olarak kabul ediliyor bu nedenle mutlaka görmelisiniz.
Arkadaşlar ben yazımda müzede dikkatimi çeken parçaları paylaştım ancak benim tavsiyem mutlaka bu eserleri kendi gözlerinizle görmeniz. Ankara ile ilgili diğer yazılarımız için Ankara Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.