
Çok uzun zamandır yapmak istesem de pek ayağımın gitmediği bir geziydi aslında Uzungöl Gezisi. Gidenlerden çok fazla eleştiri duymuş gezi planlarıma almayı da hiç düşünmemiştim aslında. İşin ilginci buraya da günün şartları getirdi zaten beni.
Trabzon’a iş için gelmiş ve işimin olmadığı bir günde şu meşhur sütlaçtan yemek ve fotoğraf çekmek için Maçka’daki Hamsiköy’e gitmeyi planlamıştım.

Hamsiköy minibüsleri daha doğrusu merkezden doğu, batı ve güney yönlü tüm minibüsler Trabzon’daki Çömlekçi Durağı’ndan hareket ediyor. (Son aldığım bilgilere göre tüm durak Moloz’a taşınmış. Kontrol edin lütfen.)
Oraya gidince şöyle ilginç bir olay ile karşılaştım. Minibüsler Çömlekçi’den sadece 12:00-17:00 saatlerinde kalkıyor. Hamsiköy’den ise sadece 08:00-09:00 saatlerinde kalkıyor. Yani giderseniz orada kalıp sabah dönmek zorundasınız. Sanırım köylüler günübirlik gezi istemiyor.

Dolayısıyla aracım olmadığı için bundan vazgeçip gitmesi en kolay olan Uzungöl’e bizzat gitmeye ve yapılan eleştirileri yerinde görmeye karar verdim. Böylece günübirlik yaptığım beklenmedik Uzungöl Gezisi de başlamış oldu.
Yazımızın bundan sonraki kısmında Uzungöl ile ilgili gezgin arkadaşlarımın işine yarayacak daha detaylı bilgilere yer vereceğim.
Günübirlik Uzungöl Gezisi
Uzungöl’e Ulaşım
Trabzon’dan Uzungöl’e ulaşım oldukça kolay. Çünkü Dünyaca ünlü göl bir turistik cazibe merkezi olduğundan gündüz ortalama 45 dakikada bir sefer yapılıyor.

Aslında mesafe kısa da değil. Trabzon-Uzungöl arası 94 km ve Of sapağından sonra yol kötü olduğundan araçla bile yaklaşık 1 saat 30 dakika kadar sürüyor. Ancak çok sık sefer yapıldığından dönüş zamanına istinaden gezi planlaması da kolay oluyor ve buraya tur ile gelmenin de pek bir anlamı kalmıyor.

Çaykara Tur tarafından işletilen seferlerin saatleri yaz dönemi için fotoğrafta gördüğünüz gibi.
Midibüsler sizi Uzungöl’ün girişine kadar getiriyor. Midibüslere dönüş için yine aynı yerden biniyorsunuz. Tek yön ücret 200 TL (2025).
Uzungöl Gezisi
Uzungöl’e gelene kadar tek gördüğüm şey sadece çevre faciasıydı. Aslında bölge bildiğiniz İsviçre ancak bizim imar anlayışımızda ciddi sorunlar var.
Yol boyunca gördüğüm tepe başlarındaki boyasız apartmanlar tam bir çevre faciası. Bu güzel doğaya apartman yapmak nedir? hele yapılan binaları boyamamak nedendir? ve bu duruma nasıl izin verilebilir gerçekten anlamak çok zor.

Aslında yaylalar için de bir planım vardı ancak gördüğüm görüntülerin orada da olacağından emin olduğum için Uzungöl’e varmadan bu planımdan temelli olarak vazgeçtim.
Bu sevimsiz yolculuktan sonra Uzungöl’e vardık. Aklımda kalan burayla ilgili herkesin bildiği eski görüntü aynen şöyle. Yeşil tepelerin arasında Alplerden gelmiş bir dağ gölü. Gölde harika bir silüet yaratan o güzel cami ve hemen ardındaki herkesin yaşamak isteyeceği küçük sevimli yemyeşil köy.

Peki bugün ilk intibam ne. Buraya kesin insan eli değmiş ve yeşil rant otelleri ile betona dönmüş. Göl ise yapılan kıyı çalışması ile büyük bir havuza.
Tabii gölün etrafını otobanı ile dönen dükkanlara da diyecek bir şey bulamıyorum. Sanırım burasını meşhur doğasıyla bir göl değil de yemeli içmeli doyasıya bir AVM göl olarak planlamışlar. Ben olsam buranın adını değiştirir Uzungöl değil AVMgöl and Hotels yaparım.
Neyse göl ile ilgili özet bir bilgi ile başlayayım.

Kaçkar ve Soğanlı Dağları’nın arasında, Karadeniz’in kendine özgü yeşillikleri içinde bulunan göl vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi’nin önünü kapatmasıyla oluşmuş.
Deniz seviyesinden 1090 m yükseklikte bulunan göl, yaklaşık 1000 m uzunluğunda, 500 m genişliğinde bir yapıya sahip. En derin yeri ise 15 m civarında.

Haldizen Deresi göl sonrası tekrar dere olarak aşağıya doğru devam ediyor. Zaten buraya gelirken de uzun bir süre size eşlik ediyor.

Eski fotoğraflarda gördüğünüz cami arkasındaki eski ahşap evlerin olduğu yer ise Şerah Köyü. Kuruluşu 1640 ile 1680 yılları arasında olduğu tahmin edilen köy ve çevresi internette 2004 yılında Özel Çevre olarak ilan edilmiş ve köyde mimari özellikler titizlikle korumaya alınmış dense de sanki köy de çoktan ranta kurban gitmiş gibi…
Gölün çevresinde birbirinden güzel Karester, Veli, Büyükyayla, Şekersu, Tabanoz, Traşkapanı, Multat ve Derindere Yaylaları var.
Ben gezi planı olarak gölün etrafında dönmeyi ve güzel gördüğüm her şeyi size aktarmayı planladım. Böylece gölü bildiğiniz gibi değil de benim bakışım ile görmenizi istiyorum.

Yaklaşık 7 km sürecek yürüyüşümüze artık başlayabiliriz. İlk durağımız gölün hemen başlangıç noktasında bulunan simge yapı Uzungöl Cami. Renkli çiçekler arasında ne güzel görünüyor değil mi?

Doğanın rant ile savaşmak zorunda kaldığı yerde her şeye meydan okuyan bu camiyi buraya kazandıranları tebrik etmek lazım. Çünkü sanki caminin kendine özgü bir ruhu var.
2002 yılında inşa edilen Uzungöl Cami, göl ile Haldizen Deresi’nin tek geçiş köprüsü olan Kemer Köprü ile Şerah Köyü’nün hemen aşağısında bulunuyor.

Köprü artık kullanılmıyor tabii ki hemen önüne gördüğünüz köprü yapılmış. Keşke aslı ile korunabilseymiş.
Burası için göl bölgesinin en işlek, daha doğrusu merkezi demek yanlış olmaz. Diğer taraftan Gölün Cami ile uyumunun da gerçekten muhteşem.

Gölün tam ortasında güzel de bir adamız var. Tamamen ağaçlar ile kaplı. İşte size bahsettiğim olay. Havuza benzeyen gölün etrafına alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar ya da restoranlar yerleştirilmiş. Ben burada poligon bile gördüm.

Bakın ben Avrupa’da çoğu kimsenin bilmediği ya da çok az bilinen bir çok harika göl gördüm. Şu gördüğünüz görüntü asla olamaz.

En fazla göle uyumlu tek katlı 1 veya 2 restoran görürsünüz. Gölün etrafında da bisiklet de sürebileceğiniz yürüme ve koşu yolu yapılmıştır. Gölün etrafını dolaşan bir araba yolu asla olamaz. Arabalar gölün girişindeki büyük otoparka bırakılır. Ulaşım sorunu ring hizmeti ile çözülür.

Yeri gelmişken yamaç paraşütüne dikkat. İlgileniyorsanız 15-20 Dakika süren bu harika faaliyet kişi başı 3500 TL (2025) Büyüleyici bir manzarada bu eşsiz doğa harikasını farklı açılardan görmeniz için harika bir fırsat gibi gözüküyor.

Biraz daha ilerleyince karşınıza Uzungöl Seyir Terası çıkıyor. Terasa çıkış ücretsiz. Ben şahsen zamanım olmasına rağmen çıkmadım çünkü o taraftan çekeceğim fotoğraflar o saat itibariyle güzel çıkmayacaktı. Sizin böyle bir kısıtınız yoksa mutlaka çıkın.

Neredeyse gölün karşısına geldik. Gördüğünüz gibi vadinin diğer tarafı da oteller ile dolmuş durumda.

Burada Haldizen Deresi’ne yönelik bir ıslah çalışması da yapılmış. Ancak suyun neden bu kadar bulanık olduğu konusunda bir fikrim yok. İnternete göre dere Haldizen Dağları’nın 3100 metre yüksekliklerinde bulunan buzul göllerinden kaynaklanıyor ve derenin suları 32 km sonra burada Uzungöl’e ulaşıyor.

Artık gölün diğer tarafından otellerin önünden camiye geriye doğru yürümeye başladım. Aslında tam yukarıda kahvaltı yapılabilen ve gölün bilinen fotoğrafının çekildiği mekanlar var ancak artık kahvaltı zamanı olmadığı ve aynı fotoğrafları çekmek istemediğim için yürüyüşüme devam ettim.

Gölün bu bölümünde istediğiniz fotoğrafları çekebileceğiniz bir çıkma var. Buraya inerseniz güzel ve değişik fotoğraflar da çekebilirsiniz. Sanırım artık geldik. Yürüyüşümü sadece fotoğraf çekme amaçlı yaptım ve yaklaşık 1 saat kadar sürdü. Eğer farklı aktiviteler düşünüyorsanız daha fazla süreye ihtiyacınız olacağı kesin.

Karadeniz’de bir göl deyince insanın aklına hemen alabalık geliyor. Yerlilere göre bu göl ve havuzlarında yılda 400 bin ton alabalık üretiliyormuş. Tereyağında pişirilerek sunulan alabalık da yabancı turistlerin gözdesiymiş.

Gelelim imar gibi buradaki en sıkıntılı konulardan birine. Buraya kadar gelmişken göle karşı oturup bir şeyler yiyip keyif yapmak istedim. Maalesef Trabzon’a sirayet etmiş alışkanlık burada da karşıma çıktı. Tüm garsonlar tabii ki tamamen duygusal olarak masalarda Arap müşterileri otursun istiyor sanırım. Garsonların Türklere karşı olan hem isteksizliği hem de ilgisizliği çok rahatsız edici hale gelmiş. Kendi ülkenizde adam yerine konulmamak insanın canını acıtıyor.
Cafe Pera’da zorla gösterilen bir masaya oturduktan sonra getirilen menüye bakıp et döner yemek istedim. Et döner olmadığını tavuk döner olduğunu söylediler. Ben sormadan çay servisimiz yok dediler. Fotoğrafı gösterdiğim menüyü değil farklı bir menüyü getirdiler. Niye diye sorduğumda bu var dediler.
Gelen menüyü yedim ancak alt tarafı bir tavuk dönere çok ciddi bir para verdim. İşin ilginci bize verilmeyen çay Arap müşterilere veriliyordu. İnternetten aldığım bir yorumu kesinlikle katılarak buraya bırakıyorum. “Müşterisine zerre kolaylık sağlamayan, adeta “Biz size değil, siz bize muhtaçsınız” anlayışıyla müşteriye muamele eden, yabancı müşteriye hürmet ederken kendi insanını küçümseyen bir işletme.” Yerli müşteri istemiyoruz, çıkın gidin demenin üstü kapalı hali. Mobbing uygulayarak yerli müşteriyi kovalıyorlar.
Değerlendirme
Uzungöl doğasıyla ve havasıyla harika bir yer olmasına rağmen yanlış imar politikalarının kurbanı olmuş bir cennet malesef.
İşletmeler ve restoranlar sadece Arap turist odaklı çalışıyor. Bu vatanın sahiplerinin yüzüne bile bakmıyorlar.
Ancak yine de bence gezgin arkadaşlarım burayı gelip görmeli ve gördüklerinden ders çıkarmalı.
Diğer Trabzon yazılarımız için Trabzon Gezi Rehberi‘ne, planlamaya yönelik bölge yazılarımız için de Doğu Karadeniz Gezi Rehberi‘ne bakmanızı tavsiye ederim. Sağlıcakla Kalın.
Uzungöl Gezisi Uzungöl Gezisi Uzungöl Gezisi Uzungöl Gezisi Uzungöl Gezisi



