Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Meis; Kendisi Küçük, Keyfi Büyük Ada

Yazı Dizisi : Antalya Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Gözde BİLGE

Sevgili Meis; Kendisi Küçük, Keyfi Büyük Ada. Ruhumun gezgin olduğu ama bedenimin henüz bu gezilere daha seyrek iştirak ettiği dönemlerde tanıştık seninle.. Ve iyi ki de tanıştık seninle Meis….Ya da diğer adınla Kastellorizo…

Hep hayal ettiğim Kaş gezisini, bayramın yıllık izinle birleşmesinin de bana verdiği yetkiye dayanarak göz alabildiğine uzattığım bir Eylül ayında kattım anılarıma.

11 yaşımdan beri en yakın arkadaşlarımdan biri olan Ahu ve kıymetli ailesiyle planlamış oldukları bu tatile beni de dahil ettiler..Tatilin süresi uzun, bir de üstüne aile sıcaklığında olunca biz de keyfi köpürtmek adına içine bir minik gezi daha sıkıştırma coşkusuyla başladık programlamaya..

Meis’e giderken

Kaş‘a gidipte Meis manzarasını doyasıya izlememek olmaz. Lakin biz o kadar yakındayken adada kalarak bu keyfi perçinlemek istedik.

Meis’e schengen vizenizle veya birkaç gün önceden gerekli prosedürleri tamamlayarak kapı vizesi ile de gidebilirsiniz. Kaş’tan Meis’e geçmek için 2 tane firma var. Biz Meis Ekspres’i tercih etmiştik. Rutinde sabah gidip öğleden sonra 16:00’da ya da 23:00’de dönüş yapabileceğiniz şekilde günübirlik geziler var. Fakat tatilde sakinliği, huzuru tercih edenlerin için Meis en azından 1 gün kalınası bir rota…

Yalnız gitmeden önce “Mediterraneo” filmini izlemekte fayda var.. Zaten film dekorunu andıran sokaklarda “aaa bak şu sahneyi hatırladın mı?” diye dolaşırken daha bir keyif alıyorsunuz, deneyin derim..

Meis Gezisi

Meis’e Ayak Basarken

Sabah teknemize binip yaklaşık 20 dakika süren yolculuğumuza başladık..Zaten Kaş’a gitmiş olanlarınız bilirler “komşu” burada bir pişirimlik tuz isteyecek kadar yakın görünüyor bize 🙂 Ada, yaklaşık 2 km.’lik bir mesafede Kaş’a…

Kalacağımız yer için adanın en popüleri Hotel Megisti’yi çok istedik aslında.. Ama popülaritesini fiyatlarına yansıtmış olması, adanın gerçekten küçük olmasından sebeple (Yüz ölçümü 7,3 km²/ nüfusu yaklaşık 500 kişi) tüm kalacak yerlerin neredeyse her yere yakın olması bizi çok da seçici olmamaya sürükledi.

Tur firmasından kalacak yer önerisi rica etmiştik, onlar da bizim için tanıdıklar vasıtasıyla ayarlayacaklarını söylediler. Biz de keyifli keyifli indik tekneden, görevliyi bulduk. Kalacağımız yeri öğrenmek isterken acı gerçeği öğrendik. “BİZİ UNUTMUŞLAR!”

Meis

Ve illaki bir macera olacak ya; o dönemde, o minnacık adada dışarıdan gelen 2 düğün organizasyonu var ve tüm oteller dolu.. Sağ olsun görevli taktı bizi peşine ve tüm tanıdıkların kapısını çaldı bize kalacak yer bulabilmek için..

En sonunda kilisenin arkasında bir apart bulup soktuk başımızı. Saat başlarında apartın içinde çınlayan çan sesi çoğunlukla hazırlıksız yakalayıp yerimizden hoplatsa da sevdik yerimizi.

Dekor Sokaklar ve Deniz Kaplumbağaları Karşılama Ekibi

Sonrasında adanın keyifli sokaklarıyla tanışma turları geldi elbette.. Her yer ayrı bir dekor..Dinginlik sevenler ve fotoğraf meraklıları için müdavimlik yaratacak cinsten..

Kendinizi kimsenin bilmediği bir yeri keşfetmiş gibi hissediyorsunuz gezerken..Çoğu evin önünde denize inen merdivenler var.. Dilediğiniz yerde hemen serinleme imkanı bulabiliyorsunuz.

Meis

Meis’in şirin evlerinin önünden denize girerken insan kendini “yalı sahibi” konforunda hissediyor 🙂 Denizi bir süre dikkatli izlerseniz mutlaka bir hatta birkaç deniz kaplumbağası ile selamlaşmanız an meselesi..

İlk gittiğimdeki “işte şurada, bak bak orada!” şaşkınlıklarım, birkaç dakikada bir deniz kaplumbağaları ile karşılaşınca uçan kuş görmek olağanlığına dönüştü:)

Meis’te Akşam

Akşam yemeğimizi yemek için karar verirken, adayı sahilden 15 dakikada tamamen gezebildiğiniz için bir-iki tur atıp o an size daha sıcak gelen yeri seçin derim ben..Bir de tavernası var bu arada..En son “Ankara’nın Bağları” çalıyorlardı; yani düşünün o kadar yakın Meis Kaş’a :))

Meis’te Akşam

Yemek sonrası kaldığımız apartın önündeki kafede, kahve eşliğinde güzel bir güne veda sohbeti yaptık Ahu’yla..Yunan dostlar çabuk çekiliyorlar burada evlerine..

Ama ortam öylesine size ait hissettiriyor ki kafe kapandıktan sonra evimizin bahçesi gibi uykumuz gelene kadar oturup sohbet ve manzaranın tadını çıkartabildik. Kimse kahve yapmadı ama masaları da, denizi de alıp gitmemişlerdi sonuçta 🙂

Mavi Mağara

Adada deniz taksilerle yapabileceğiniz bir iki ufak gezi de var bu arada..Umarım Kaptan Kostas’a denk gelirsiniz. Türk olduğunuzu duyduğunda o kadar sıcak karşılıyor, öyle hissederek “komşi” diyor ki tatilin keyfi anında katmerleniyor ..

Bu deniz taksilerle Aya Yorgi- St. George plajına ve de adanın bence “en görmeden dönme” detayı olan Mavi Mağara’ya ulaşım sağlayabiliyorsunuz.

Arkadaşım daha önceden buraya geldiği için bahsetmişti, normalde mavi mağaraya deniz taksilerle giriliyormuş fakat sular çok yükselmemişse..

Velev ki yükseldi, girişte atlıyorsunuz tekneden yüzerek giriyorsunuz mağaraya..Şimdi mağara dediğimde sizin gözünüzde ne canlanıyor bilemiyorum ama benim hayal gücüm bana en azından gözle görülebilen bir girişi olması gerektiğini fısıldıyordu ta ki kaptanımız Kostas “geldik” diyene dek!

Mavi Mağara

Hem gelmişiz, hem de su seviyesi tekneyle girebilecek durumdaymış! Yahu nerede bunun girişi derken kayalıklardaki belli belirsiz açıklığı fark ettim.. Ama bir görün siz de hak vereceksiniz yani görürseniz 🙂 Kaptan başladı giriş için bize talimatları anlatmaya..

Talimatlardan kastım şu ; herkes tamamen deniz taksinin zeminine yatıyor ,teknenin üstünde hiç bir yükselti kalmayacak şekilde! Bir kaynaşma oluyor tabi ister istemez diğer turistlerle (deniz taksiler 6 kişi alıyor bu arada maksimum) Ya biz niye bu şekillere girdik derken tekneyle girişe geliyorsunuz ve resmen kayaları yüzünüzle teğet geçerek epeyce bir süratle mağaranın içinde buluyorsunuz kendinizi!

Bende bir adrenalin oldu gerçekten yalan yok 🙂 Ama tüm samimiyetimle söylüyorum ki mağarayı görmek için girdiğiniz tüm şekillere değiyor bence…Mavinin en cazibeli tonuyla dolu mağara.

.Ayrıca 25 m tavan yüksekliği ve 50 m derinliğiyle içinde bir fok balığını misafir ediyormuş kaptanımızın söylediğine göre..

Ama tabii ki habersiz misafirlerden hoşlanır mı bilemediğim için karşılaşmamak için dua ettiğim doğrudur 🙂 O küçücük girişin mağarada yarattığı ışık efekti ve aydınlığı ise sadece muazzam olarak tanımlayabiliyorum..

Bir süre bu fantastik ortamda yüzme şansı elde ettikten sonra teknemize binip mağarayı fok balıklarına iade ediyoruz.

St.George Plajı’nda Güneş Vakti

Ve St. George Plajı’na bırakıyor bizi Kostas. Birkaç saat sonra gelip alacak zira 16:00’da döneceğiz ama gelip almasalar gideceğimiz de yok öyle güzel bir plaj burası..Sakin, doğanın kucağında, deniz kaplumbağaları eşliğinde yüzmek..

St. George Plajı

Bu arada o sevimli kaplumbağa yavrularının bu denli büyümesi ayrı bir olay, yüzerken birden sağdan soldan çıkmaları ayrı bir olay :)) Gerçi onlar bizden korkuyor esas ama ben de biraz çekindim kendilerinden itiraf ediyorum..

St. George Plajı

Biz yüzmeye doyduktan sonra karnımızın acıktığı fark ettik ve bir şeyler atıştırmak üzere yemek bölümüne geçtik..Sipariş vermek istediğimizde bizimle ilgilen gülen yüzlü hanımın son derece düzgün Türkçe konuşmasına önce şaşırdık. Ama sonrasında Türk olduğunu, evliliği sonrasında Meis’e yerleştiğini ve buranın işletmeciliğini yaptığını öğrendik.

Kaş’a o kadar yakın olmamıza rağmen, tam olarak gurbet hissi oluşmamış olsa da bir Türk ile sohbet etmek yine de pek bir keyifli geliyor doğrusu. Tavsiyesi üzerine nohut köftesi ve cacıkiyi deniyoruz. Gerçekten denemeden geçmeyin derim.

St. George Plajı

Bir de anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Şimdi yazının genelinde bahsettiğim sakinlik ve huzur ortamı demek bize fazla gelmiş olacak ki hemencecik kendimize bir stres kaynağı buluverdik o güzelim plajda! Güneşlendiğimiz bir sırada telefonumuz çaldı. Arayan tur firmasıydı. Meğerse bizim sabahtan pasaportlarımızı limana bırakmış olmamız gerekiyormuş ki dönüş prosedürleri tamamlansın. Lakin bize böyle bir şey söylenmemişti ve biz pasaportlarımızla birlikte umarsızca güneşleniyorduk! Kostas bizi öğlen alacaktı ve biz daha erken dönüp de bu ortamdan doyamadan ayrılmak istemiyorduk.

Arkadaşımla göz göze gelip normalde elbette yapılmaması gereken bir çılgınlık yaptık. İşletmeci hanımefendinin de verdiği güvenle pasaportlarımızı başka bir deniz taksinin kaptanına, limana bizim adımıza teslim etmesi için emanet edip güneşlenmeye devam ettik! Sonuç mutlu son çok şükür, ama siz tabii ki sakın evde denemeyin, hatta bence biz de bir daha denemeyelim :))

Ayrılık Zamanı

Meis

Ve maalesef Kostas daha önceden planladığımız saatte geliyor bizi bu adadan ayırmak üzere..Geri dönüş için teknemizin kalkacağı diğer koya geçerken o minnacık koya hala nasıl sığdığına aklımın almadığı Blue Star Ferries adlı gemi geliyor.

Sanırım haftada bir buradan Rodos’a gidiyormuş. Lakin geminin evlerin yanında oluşturduğu görsel büyüklük-küçüklük algılarımızla oynuyor bir süre. Alıcı ayarlarımızı düzeltmek zaman alıyor 🙂

Kaş’a dönüş

Veda kahvemizi içerken, şirin evleri ve güzel manzarayı aklımıza kaydediyoruz ki anıları paylaşırken dekor olsun 🙂 Güzel Meis evlerini hatırlatması için hediyeliklerimizi de aldıktan sonra adamıza istemeyerek el sallıyor ve vedalaşıyoruz..

Yine geliriz küçük ve güzel ada..Tadı damağımızda kaldı zira.. Bence siz de gidin vaktiniz elveriyorsa..Görüşmek üzere..

Yunan Adaları ile ilgili diğer yazılarımız için Yunan Adaları Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. İyi tatiller…

Exit mobile version