Fransa’daki Afrika Marsilya

Fransa’daki Afrika Marsilya başlığına bakıp nasıl yani diyeceksiniz. Başlık doğru. Şehirde yaptığımız gezi kapsamında gördük ki Marsilya dendiğinde muhteşem Güney Fransa Cote d’Azur sahilleri aklınıza gelse de hiç de öyle değil. Şehir özellikle Kuzey Afrikalılar olmak üzere bildiğiniz bir göçmen şehri.

Tercih tabii ki size bağlı ama giderseniz mümkünse gece dışarı çıkmayın. Akşam yemeğinizi de otelinizde yiyin.

Marsilya, Paris’ten sonra Fransa’nın en büyük ikinci şehri. Fransa’nın da en eski şehri. Provence-Alpes-Côte d’Azur bölgesinin merkezi.

Aynı zamanda Akdeniz’in en büyük limanı. Limandaki iş olanakları göçmenleri direkt şehre çekiyor. Bu nedenle de nüfusu oldukça kozmopolit.

En güzel tarafı çevresinde mutlaka görülmesi gereken çok yakın kasabalar olması.

Marsilya Gezisi

Marsilya’da  Ulaşım

Marsilya’nın Tarihi

Şehrin tarihinde bizi ilgilendiren 2 konu var.

İlki şehri 2600 yıl önce buralara göçen Foçalı denizcilerin kurması. Akrabayız yani. …Phokaialılar İzmir yakınlarındaki bugünkü Eski Foça şehrini kaybetmelerinden sonra kendilerine bu şehri koloni yapmışlar.

İkincisi ise Fransa Kralı Fransuva’nın Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’e karşı Nice şehrini zaptı esnasında yardıma gelebilecek İspanyol Donanmasına karşı; Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım istemesi ve onun emriyle Barbaros Hayreddin Paşa yönetimindeki Osmanlı Donanmasına ait 30.000 asker ve 150 gemilik dev bir filonun 1543 yılında Marsilya Limanı’na demirlemesi ve devlet erkanı ile birlikte binlerce Fransızın Türk Filosunu törenlerle karşılaması.

Kanuni Sultan Süleyman’ın bu hamlesi esnasında diğer taraftan Macaristan üzerinden de Habsburgların üzerine yürüdüğünün de bilinmesi önemli bir husus olarak da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Gelelim şehrin tarihine…Marsilya, 1481’de Fransız Krallığı’na dahil olmuşsa da Marsilya halkı asiliğiyle ünlü. 1792’de 6000 gönüllüden oluşan Ren Ordusu savaş marşı ‘Chant de guerre pour l’armée du Rhin’ı söyleyerek, Fransız Devrimi’ne katılmak için Paris’e doğru yürüyüşe geçmiş. 1795’te bu marş Fransa’nın milli marşı olarak kabul edilmiş adı da ‘La Marseillaise’ olmuş.

Şehir içi tur yapmak için ise iki seçenek var. İlki, 16 € ödeyerek otobüs ile şehri dolaşmak. İkincisi ise yollardaki kırmızı çizgileri takip ederek yürümek. 2 saat süren kırmızı çizgiyi takip turuyla şehrin gidilmesi gereken tüm tarihi ve turistik yerlerini görebilirsiniz.

-Eski Liman (Vieux-Port)

600 yılında buraya gelen Foçalı denizciler tarafından kurulan liman o zamandan itibaren Akdeniz’in en önemli limanı olarak günümüze kadar gelmiş.

1850’li yıllarda limanda aynı anda 1200 gemi bulunabiliyormuş. Hatta o zamanlar limana senede 18.000 gemi uğruyormuş. Şehir zaten eski limanın etrafında genişleyerek bugünkü halini almış…

Bugün tüm kentin tarihsel merkezi olarak kabul edilen eski liman bölgesi aynı zamanda Marsilya ’nın en keyifli bölgesi. Limanın girişini sağlı sollu St.Jean ve St.Nicholas kaleleri koruyor. 

-Miroir Ombrière

Mimar Norman Foster’ın tasarımı olan ayna eski liman bölgesinde merkezi bir konumda bulunuyor. Tasarım, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik simgesi olarak inşa edilmiş.

-Fort Saint-Nicolas

Kale, 1660-1664 yılları arasında Marsilya Limanı’nı korumak amacıyla inşa edilmiş. Esas olarak ise modern Tunus Devleti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Habib Burgiba’nın Fransızlara karşı Tunus’taki eylemleri yönlendirdiği gerekçesi ile yakalanarak 1940-1942 yılları arasında burada tutulması ile tanınmış.

-Notre-Dame de la Garde Bazilikası

161 m yüksekliği ile şehrin en yüksek noktası olan La Garde Tepesi’nde eski bir şapelin üzerine inşa edilen bazilika Marsilya’nın sembolü olarak kabul ediliyor. Bazilika aynı zamanda şehrin en çok ziyaret edilen yeri.

Aslında eskiden balıkçı eşleri, denize açılan kocalarının yolunu bu tepeden gözetleyip dua edermiş. Bu nedenle 1214 yılında buraya bir şapel inşa edilmiş.

1536 yılında tepeye Marsilya’nın korunması için bir kale inşa edilince şapel ziyarete açık olmak kaydıyla kalenin içerisinde kalmış. Fransız devriminden sonra burada bulunan kale devrimciler tarafından ele geçirilince söz konusu şapel de kullanıma kapatılmış. 1807 yılında ise bahse konu şapel tekrar ibadete açılmış.

1850’lü yıllara gelirken tepeye bir bazilika inşa edilmesine karar verilmiş. 1852 yılında başlayan inşaat 1864 yılında tamamlanmış.

Bazilikanın en tepesinde sizlerin de gördüğü gibi 11 m yüksekliğinde Meryem Ana ve İsa heykeli var. Bazilikayı süsleyen bu heykelin tamamı ince altın yaprak kaplama. Tüm heykelin altın yapraklarla kaplanabilmesi için tam 29.400 ince altın yaprak gerekmiş.

Burayı ziyaret edenler arasında birinci sırayı her zaman için eşini denizlere yollayan gemici veya balıkçı eşleri almış. Bazilika erişim ise hala eski kaleden kalan çift merdiven ve bir asma köprü ile sağlanıyor.

Şehri üsten panoramik olarak görmek ve fotoğraflamak istiyorsanız şehre hakim olan Notre Damme de la Garde Bazilikası’na gitmeniz lazım. 

-Marsilya Aziz Lawrence Kilisesi (Église Saint-Laurent de Marseille)

1200’lü yılların başında inşası başlanıp 100 yılda bitirilebilen kilise hemen eski limanın girişinde St. Jean Kalesi’nin arkasında bulunuyor.

Foçalıların bundan haberi var mı? bilmiyorum ama La Tourette denilen tepede yer alan kilisenin olduğu bölgede yapılan kazılar neticesinde elde edilen tüm bulgular  neredeyse Foça’nın kuruluşundan itibaren Foçalıların bu bölge ile bağlantıları olduğunu gösteriyormuş.

Hatta kilisenin öncesinde burada Apollon’a atfedilmiş bir tapınak olduğu iddia ediliyor. Diğer taraftan Marsilya’nın panoramasını çekmek için en ideal yer de bu kilisenin önü…

1660’larda Marsilya’yı dışarıdan gelebilecek saldırılardan korumak için Kral 14. Louis’in emriyle yaptırılan St. Jean Kalesi yakın dönemde yol açmak için ortadan ikiye ayrılmış. Yine de karşısındaki kardeşi Saint Jean’e göre oldukça ihtişamlı olduğunu söyleyebilirim. Her 2 kaleye de Hz. İsa’nın havarilerinin ismini vererek şehrin korunacağını düşünmüşler. İlginç…

-Anse de la Fausse Monnaie

Marsilya’nın bence en güzel bölgesi traverslerin de olduğu Anse de la Fausse Monnaie. Akşam üstü bu sahil bölgesinde gezmek hakikaten çok keyifli. Güneşi batırmak isteyenler ise biraz daha şehre yaklaşarak Vallon des Auffes sahilinde yerini almalı… Burası semt olarak da çok güzel bir yer.

Değerlendirme

Üzülerek şunu belirtmeliyim. Hayalinizde canlandırdığınız Marsilya ile gerçek Marsilya arasında çok fark var. Fransa’daki Afrika Marsilya demek gerçekten abartılı değil.

Fransa’nın suç oranı en yüksek yeri. Çok büyük varoşları var. Hatta biz oradayken hükumet Marsilya’yı kurtarma programları üzerinde çalışıyordu. Bu nedenle havaalanı kullanımı hariç şehre gelmenizi mevcut durum düzelene kadar tavsiye etmiyorum.

Ancak yakın bölge planlamanıza ise Cannes, Avignon ve Aix en Provence‘si de eklemelisiniz. Detaylı planlama için Provence-Alpes-Côte d’Azur Gezi Rehberi‘ne bakmayı unutmayın. Sağlıcakla Kalın.