Site icon Gezer Döner – Gezi Rehberi Sitesi

Çenedere Şelalesi

Yazı Dizisi : Kocaeli Gezi Rehberi
Daha Fazla Yazı

Yazar : Fatih Aktaş

Mart ayında Trekking Kocaeli’den Cengiz EKREN’in düzenlemiş olduğu bir trekking faaliyetinde Çenedere Şelalesi’ne gidip fotoğraf çekmiştim.

Çenedere Şelalesi

O zaman çekmiş olduğum fotoğraflar mevsimin kış olması nedeniyle tam içime sinmemişti. Oraya tekrar gidip arşiv güncellemeyi kafama koymuştum.

Çenedere Vadisi

Sıcak bir haziran sabahı mavi saatle birlikte  boyunca Çenedere Şelalesi’ne doğru yollara düştüm. Güneşin ilk ışıkları vadinin dibindeki şelaleyi tam aydınlatmadan orada olmak istiyordum. Derince’deki mesire yerinin sonunda arabamı park ettim ve sırt çantamı omuzlayıp yolun devamını yayan sürmeye başladım.

Çenedere Vadisi

Toprak dağ yolu, sabahın ilk saatleri, doğa ve ben…Temiz havayı içime çeke çeke hedefe doğru ilerlemeye başladım. Biraz tedirginlik de yok değildi hani. Bunun kurdu var, kuşu var, ayısı var? Bilemezsin. Bilsen zaten tek başına oralara gitmezsin. (doğa yürüyüşçülerinin bana ”buddy olmadan tek başına doğaya çıkılır mı?”dediklerini duyar gibiyim.) Fotoğraf tutkusu böyle şeyler yaptırabiliyor işte…

Kendimi doğanın büyüsüne kaptırmış ilerlerken karşıdan gelen karartıyla “yalnız olmadığımı” fark ettim. 2 tane kocaman köpek hızlı ve emin adımlarla bana doğru geliyordu. Bir an “buraya kadarmış diye düşünmedim değil…Ve bir tane daha göründü, bir tane daha, bir tane daha ve yaklaşık ona tamamlandılar.

Ciddi bir adrenalin pompasından sonra neyse ki aralarından 2 doğa yürüyüşçüsü belirdi, güruh halinde birbirimize yaklaştık. Köpeklerin benimle ilgilenmiyor olduğunu hissetmek bir rahatlama hali yaşattı tabii ki. Yürüyüşçülerden biri de yan yana geldiğimizde tedirginliğimi görmüş olacak ki:”sorun yok, köpekler bizimle birlikte” dedi. Ve selamlaştık, birbirimize iyi günler diledik.

Birbirimizi tanımıyorduk ama bir hukukumuz olmuştu dağın başında. Ne onlar beni tanır, ne ben onları, hayat bizi Çenedere yolunda günün o saatinde bir araya getirdi. Sabahın ilk ışıklarında birbirine günaydın demeyen, hatta mümkünse günaydına karşılık dahi vermeyen yeni nesil mahalleliye inat, biz selamlaştık. O andan itibaren içimi kaplayan sıcaklıkla günün daha güzel geçeceğini hissettim.

Çenedere Şelalesi
Çenedere Şelalesi

Çenedere’nin kenarından ilerlerken derenin çeşitli yerlerinde oluşan irili ufaklı şelaler de tripodu kurmaya değer.

Çenedere Şelalesi
Çenedere Şelalesi

Yol boyu dikkatimi çeken çiçekler, yusufçuklar, dağ manzarası, Çenedere yürüyüşünü daha da keyifli hale getiriyor; onu da çekeyim, bunu da çekeyim derken kendimi 5 kmlik parkuru bitirmiş şelaleye yukarıdan bakarken buldum.

Çenedere Şelalesi

İşin zor tarafı şimdi başlıyor: yaklaşık 40-50 metre aşağıya dik kayaların arasına daha önceden “iyi insanlar”’ın bağlamış olduğu ipe tutunarak (ve onlara çok teşekkür ederek) sırt çantam ve tripodumla ineceğim. Bir-iki kayma- sendelemeden sonra sağ salim hedefe inmeyi başardım.

Çenedere Şelalesi

Gelsin fotoğraflar… Şelale çok heybetli değil ancak neticede, o burada ve bu zahmete girmeyen kimseye kendisini göstermiyor. Biz de göstermiş olduğumuz gayretin meyvelerini şelale fotoğraflarıyla belgeliyoruz. Makinem yeni olduğu için henüz ND filtre almaya fırsatım olmamıştı. Bu yüzden uzun pozlama yapma imkanım olmasa da, tripodumu kurarak çeşitli açılardan çekimler yaptım.

Çenedere Şelalesi

Arada teknolojinin imkanlarından faydalanarak kendimi fotoğraf çekerken görüntülemeyi de ihmal etmedim.

Çenedere Şelalesi

Şelalenin kendisinin yanında akış yönünde, dere boyu da güzel enstantaneler yakalamaya fırsat veriyor. Bu arada kayaların üzerinde güneşin kanatlarındaki çiğ damlalarını kurutmasını bekleyen bir yusufcuk, kendisini fotoğraflamama cömertçe müsaade ediyor.

Çenedere Şelalesi

İnsanların bu kadar seyrek geldiği bu ücra cennet köşesinde bile yerde şişeler, izmaritler, çöpler görmek çok üzücü. Arkamızdan birilerinin gelip toplamasını beklememek, çöpümüzü cebimize koyarak geri götürmek çok zor olmasa gerek…

Şelale çekimleri bittikten sonra işin biraz daha zor kısmı: yukarıya tırmanmak. İpe tutunarak sırt çantası ve tripodla zorlu bir parkur beni bekliyor…Acele etmeden tırmanıyorum, şükür ki bir kazaya maruz kalmadan yukarıya çıkıyorum.

Dönüş yolculuğunda ışık biraz daha farklı, güneş kendini göstermiş durumda, arılar vızıldamaya başlıyor, kelebekler kendini gösteriyor, doğa uyanıyor…ve aklımda ND filtre ile uzun pozlama yapmak üzere tekrar gelmek var.

Kocaeli ile ilgili diğer yazılarımıza bakmayı unutmayın. Yeni yazılarda görüşmek üzere…

Exit mobile version